Salı, Şubat 05, 2008

anayasa değişikliği



Bugün ilaç yazdırmaya gelen bir hukuk profesörüne gündemdeki anayasa değişikliği paketi hakkında ne düşündüğünü sordum. Sinirle:
“Ne düşüneceğim” dedi.
“Ben de onu soruyorum, ne düşünüyorsunuz?” dedim.
“Bu memlekette kılık kıyafet yasası var, dini semboller taşımak yasaktır” dedi.
“Haç taşıyan papazlar suç mu işliyorlar?” diye sordum.
“Onlar Lozan Anlaşmasına dayanarak taşıyorlar, onun dışında hiç kimse taşıyamaz, suçtur” dedi.
“Sizce yapılan değişiklik laikliğe aykırı mı?” diye sordum.
“Anayasanın değiştirilemez maddeleri vardır. Siz laikliği değiştirmiyorum dersiniz ama içini boşaltırsanız olmaz. Şimdi ben sizin doktor olduğunuzu kabul edip, şunu yapamazsın bunu yapamazsın diye kısıtlasam sizin doktorluğunuzun içini boşaltmış olurum, bu buna benziyor” dedi“Bu değişiklik Anayasa Mahkemesi’nden döner mi sizce?” diye sordum.
“Dönebilir de dönmeyebilir de. Benim orada sınıf arkadaşlarım var, (isimlerini vererek)biri mesela daha iktidara yakın, O bence onaylar, öbürkü uzak o da iptali yönünde oy kullanır” dedi.
“Hukukta kararlar pek objektif olmuyor o halde” dedim.
“Bu yorum farkıdır, politik görüşler de rol oynar. Ama üniversitede türban olmaz. Şimdi bir sürü teknoloji var, sınavda o örtünün altında telsiz kulaklık var mı yok mu nasıl anlayacağız?
Kadın asistan bulup açtıracağız, kendin açmaya kalksan hamile kaldım derler” dedi ve ekledi "Bu sorun çözülecek değil, hiç ellenmemesi gereken bir sorun. Bazı konular böyledir, statüko iyidir, korumak gerekir, kaşırsan iyice çözümsüzleşir”

Fotoğraflar bu siteden

22 yorum:

Adsız dedi ki...

Adım adım geliyorlar Bora bey, yavaşça.. Şah Rıza Pehleviyi hatırlıyorum, nereden nereye....
Allah sonumuzu hayır etsin,, ne diyim..
egeden

Adsız dedi ki...

bere taksınlar bere ne o öyle alttan mı fiyonk atalım üstten mi
maksat saçını örtmek değilmi
ya havuza girerken takılıyodu ne o ondan yada bere hem fiyonk atmaya gerek yok

Adsız dedi ki...

Bu fotografları da özellikle koyduğunuzu düşündüm şimdi Bora Bey :) Kaşlar alınmış, dudakta ruj, yüzde fondoten ama kafada türban! Vallahi çok güzel gözüküyor. erkek olsaydım eğer, sokakta görsem döner bir daha bakardım muhtemelen :)

selma şevkli dedi ki...

Bu aydın amcadan öğrendiklerinizi anlatırken objektifliğin içinde minik minik hissedilen ironiyi mi desem iğnelemeyi mi, yalnızca ben mi hissettim acaba?

Perspektif açmak için ne yapmak lazım acaba?

Adsız dedi ki...

Ben resimleri ilginç buldum.
Bunlar kabak çiceği gibi açıldılar.
türbanı da atmak istiyorlar ama emir büyük yerden..
Sevgiler.. Blogcu ozgan

Adsız dedi ki...

"
Herkes başörtüsünü hangi sebepten taktığını söylüyorsa “mükâfatını/cezasını tam da o söylediği şey üzerinden alacağına ikna olmamız gerekiyor. Çünkü otuz yıldır aynı konuyu çeke/büze öyle bir noktaya getirdik ki, hiçbir söylem ve iddia artık kamusal alanda “görünen” başörtülü genç kızları/kadınları tek başına izah edemeyecektir. Dini bütün bir anlayışın görünür simgesi olarak başını örten, vücut dilini bu anlayışa göre ortaya koyarak “kadınlığını” parantez içine alan başörtülüler olduğu gibi; “kadınlığını” başörtüsü vurgusu ile göstermek isteyenler de (artık) oldu/olacak.Kapitalist dünyaya karşı duran bir anlayış ile başını örtenler olduğu gibi, kapitalist dünyanın değerleri ile sonuna kadar barışık başıörtülüler de oldu.

Aynı tarz başını örtenler arasında dışardan bakıldığında bir örnek gibi duran başörtülüler arasında son derece eğitimli, birkaç dil bilen, genç kızlar/kadınlar olduğu gibi; aldığı parayı giyimine kuşamına yatıran, tiki kızları rol model olarak benimseyen overlokçu/tezgâhtar kızlar da var. Dışarıda görseniz asla bir tezgâhtar olacağına ihtimal veremeyeceğiniz aksesuarlarıyla, onlar başlarındaki örtüyü de bir aksesuar gibi taşıyor zaten.Ya da ontolojik duruşunu markalar üzerinden kurmaya çalışan yeni zengin ailelerin üzerine titrenen kızları .

Kim niçin örtüyorsa, kim neyi örtüyorsa onu örtmeye devam edecek. Başörtülülerin tek tipliğine takanlar, petrol artıklarıyla başlarını örtmelerini dert edinenler, dünyadaki tek tip giyimi de dert edinsin. Dünyanın her yerinde mevkisi ve makamı, kimliği ve kişiliği ne olursa olsun kadın erkek, çoluk çocuk kot pantolon giyiyor.

Yapılacak olan nedir? Başörtülüleri yek pare bir bütün olarak, homojen bir topluluk olarak görme, okuma alışkanlığından vazgeçme.Nasıl başı açık kadınları tek bir paydada toplama hatası yapmıyor isek, başörtülüleri de “başkasının emanet sesi” olarak algılamaktan vazgeçmemiz gerekiyor"
F.K.B.

"Başörtüsü bir inanç meselesidir. Örtünme biçimi ise vicdani ve felsefi bir özgürlük sorunu.. Tercihini belirleyen şey estetik zevki, geleneği, ideolojik ve politik duruşu olabilir ve bunların hiçbiri bir başkasını ilgilendirmez.

Önemli olan bu formların, mesleğini yapmasına engel olup olmadığı, ya da genel ahlaka, genel güvenliğine, kamu sağlığına yönelik, açık ve yakın bir tehlike oluşturup oluşturmadığına bakılır.. Kural budur." A.D.

Yukardaki fikirler sahsima ait degil ama bu konuya bakis acilari gercek demokrasi de olmasi gerekenleri anlatiyor.

Umm Eyyub

Adsız dedi ki...

hmm yalnız bu resimler eğer kaynağı okursak bir moda fotoğrafçısının işi. Yani stüdyoda özel olarak yapılmış bir çalışma, gerçek değil. Yorumlar öyle gibi yapılmış da.
Ha gerçekte de vardır kendi bilir o ayrı..

Adsız dedi ki...

Hangisinin daha acıklı olduğuna karar veremedim şimdi... Sizi zerre kadar anlamayan, yazdıklarınızdaki ironiyi çözemeyip sizi kendi "saflarında" sanan bu kadar okurunuz olduğuna mı üzülmeli? Yoksa yazıdaki karanlık "aydın"a mı?

Yoksa "havuz bonesi" taksınlar gibi çözümlerin ardındaki cahil acımasızlığa mı?

Ben tanrının varlığına inanmıyorum. Ama türban takmak özgürlüğünün sonuna kadar arkasındayım. Ve hiçbir zaman karşıma "altında belki dinleme cihazı ile kopya çekiyor" gibi saçma sapan argümanlarla karşıma çıkan sözde aydın, ama kafasının içindeki beyni çürümüş ve kararmışları kendime "büyük"ten saymayacağım.

Adsız dedi ki...

allah sonumuzu hayırlı etsin türkiye çıkmaza gidiyor gibi geliyor

yeliz dedi ki...

ne desek boş aslında sonumuzun İran olmasından son derece endişeliyim.

Adsız dedi ki...

Neden İran oluyor sonumuz ben anlamıyorum. İran bir yasaklar ülkesi, sokağa türbansız çıkmak yasak, o yasak, bu yasak. Biz ise burada bir yasağı kaldırıyoruz nihayet.

Anahtar dedi ki...

türkiyede aydin ve ilerici geçinen bir kesim konu yasaklarin kaldirilmasina gelince kökten dincilerden daha muhafazakar oluyorlar. bu yasaklari akp değil de chp veya benzeri bi parti kaldirmaya calissaydi (ki hic zannetmiyorum) o zaman yasak kalkmasin diyenleri gericilikle suclar bi asmadiklari kalirdi.ama maalesef bu durumda gericiler bu aydin kesim oluyor.

dünyanın hangi ülkesinde böyle bi yasak var acaba.doğuda "haydi kızlar okula", "baba beni okula gönder" kampanyaları yapılıyor.kız büyüyüp inancı doğrultusunda yaşamak isteyince evinde otur muamelesi yapılıyor.türkiyenin genc beyinleri yurtdisinda egitimini görüp oralarda yasamaya baslayinca da "beyin göcü" nü nasil tersine cevirebiliriz diye düsünüyorlar.eehh sen bu ülkede genclerin inanclarina saygi duymazsan olacagi budur derler adama :)

koskoca hukuk profesörünün ortaya koydugu neden de cok komikmis. yok telsiz kulaklık falan.yazisi gorunmeyen kalemler de var cok kolay kopya cekilir hadi o zaman ogrencileri sınava kalemsiz sokalım :) profesör ne kadar da basit düsünmüs.

atananlar kendilerini secilmişlerden üstün gördüğü sürece böyle zıtlaşmaları bize zarardan başka birşey getirmez.

Adsız dedi ki...

bence en ilginç yaklaşımı bir çocuk sergilemiş bloğunda:
Son Gezi (mi?)
http://benimilkblogum.blogspot.com/2008/02/son-gezi.html

Adsız dedi ki...

Akıl ne büyük bir nimet Allah’ım!
Söylenenleri duymak bile istemiyor insan. Hangi akıl hangi mantıkla Başörtüsü düşmanlığı ve yasakçılığı yaptıklarını anlamak gerçekten çok zor.

Siyasal muhalefeti anlarım. Hiç kimse, iktidar partisinin tüm kararlarını beğenmek ve onaylamak zorunda değil. İstanbul üniversitesinin önünde “Başörtüsü mağdurlarının yanında, AKP’nin karşısındayız” diye pankart açan sosyalist gençler, rektörlerinden çok daha demokrat oldukları gibi çok daha akıllıca bir tepki gösterdiler.

Aydınlık gelecekten rahatsız olanların yüzünde, karanlığa alışmış yarasaların güneşe çıktıklarında duyduğu huzursuzluğu görüyorum
Çığlık ve feryat seslerine aldırmayın. Herkes ışığı sevecek değil ya!

Bu çığlıklar yarasaların çığlığıdır.

Işığa alışık değiller.

Ya alışacaklar, ya da mağaralarından dışarı çıkmayacaklar.

Adsız dedi ki...

yasakların kalkmasından rahatsız olmayalım
İstanbul üniversitesinin önünde “Başörtüsü mağdurlarının yanında, AKP’nin karşısındayız” diye pankart açan sosyalist gençler, rektörlerinden çok daha demokrat oldukları gibi çok daha akıllıca bir tepki gösterdiler.
Gıdaları cehalet olan, karanlık olan insanlar, elbette rahatsız olurlar. Aydınlık gelecekten rahatsız olanların yüzünde, karanlığa alışmış yarasaların güneşe çıktıklarında duyduğu huzursuzluğu görüyorum.
Çığlık ve feryat seslerine aldırmayın. Herkes ışığı sevecek değil ya!
Bu çığlıklar yarasaların çığlığıdır.
Işığa alışık değiller.
Ya alışacaklar, ya da mağaralarından dışarı çıkmayacaklar.

Adsız dedi ki...

Herkesin özgür olmasi gerek bence! Okullarda izin verilmeli, bu yüzden ne basarili ögrenciler gidip yurtdisinda okuyor. Bende yurtdisinda yasayan biri olarak, buralarda rahatca giriliyorsa Üniversitelere anlamiyorum kendi memleketimizde neden girilmiyor!!
Elalem hristiyan oldugu halde Yahudi oldugu halde müslüman diye saygi duyuyor ve yasak koymuyor, kendi ülkesine gidiyor ögrenci her yerde yasak.... Bu cok sacma geliyor bana!!!
Nasilki bir dövmeli yahut piercingli okula girebiliyorsa, üstelik onlarinki dini inancla alakali degil süsüne sadece!
NEden bu ülkedeki karmasa var, ben yurtdisindan izliyorum ve sasiyorum sanki baska problem yok!!!
Ayrica bazilari resimdeki bayanlarin makyajini falan demis, olabilir neden olmasin!!
Onlarda bayan süslenebilirler gayet tabiki!!
Dört dörtlük yapsinlar diyorsunuz sanirim kapanmisken ama hic yapmamaktan iyidir degil mi?!

Devam Türkiye devam, baslarin icindeki beyinlere baksinlar bence önce!
Eminim baska ülkeler izleyince sasiriyorlardir Türkiyede ki duruma, gülüyorlardir hatta!!

Kelebek

Kızıl dedi ki...

Selam konuyu paylaştığınız Sn. profesör'ün Cumhuriyetçi ve Laik düşünen birisi olduğu apaçık, hala böyle düşünen büyüklerimizin olmasını bilmek çok hoş bir duygu. Ne kadar güzel ifade etmiş düşüncelerini, keşke Türkiye Cumhuriyetinin başında da böyle zihniyetler yer alsa, ama geçmiş ola. "Laik'lik değişmez ama içini boşaltırlar" fikrine de kesinlikle katılıyorum. Çok güzel işlemişsiniz bu konuyu sorularıyla ve yorumlarıyla, tebrik ediyorum. Dün akşam 18:00 itibari ile türban yasası onaylandı ki belliydi zaten böyle olacağı al birini vur ötekine pozisyonundalar çünkü başbakan ve cumhurbaşkanından bahsediyorum. Türkiye devletinin başında bu zihniyete sahip kişilerin olması ve de kendi fikirlerini dayatarak yönetime başlamaları bana acı veriyor malesef. Ama bunlar henüz ilk zaman gösterecek daha neler neler yaşanacağını :( Görüşmek üzere...

Adsız dedi ki...

Bahsi geçen kanun ruhanilerle ilgili
"Herhangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin (din görevlilerinin) mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımaları yasaktır. Hükümet her din ve mezhepten münasip göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde dahi ruhani kıyafetini taşıyabilmek için muvakkat müsadeler verebilir. Bu müsaade müddetinin hitamında onun aynı ruhani hakkında yenilenmesi veya başka bir ruhaniye verilmesi caizdir."
Kadınlarla ilgili bir hüküm yok
Erkekler kendillerine baksınlar
" Kanun No: 671 Şapka giyilmesi Hakkında kanun 28,11,1925
Madde 1 T.B.M.M azaları ile idarei umumiye ve mahalliye ve bilumum
Mensup ve menurin ve mustahdemin Türk milletinin giymiş oldugu şapkayı giymek mecburiyetindedir Türkiye halkınında umumi serpuşu şapka olup buna aykırı bir alışkanlıgın devamını hükümet men eder"
bir de buna bakın
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=204166

Aymen dedi ki...

5 şubat yazınıza dair

Bu kişinin hukuk profesörü olduğuna eminmisiniz kuzum :) baksanıza pek tarafsız! adil! insani! demokrat! yaklaşım sergilemiz:))) çok güldüm
illada casus cihaz ise derdi x-ray cihazı bu işi çözer yanında taşımasını öneriyorum:)))
diğer konu içinde çözümler var :)))
komik yahu

Şimdi bir sürü teknoloji var, sınavda o örtünün altında telsiz kulaklık var mı yok mu nasıl anlayacağız?
Kadın asistan bulup açtıracağız, kendin açmaya kalksan hamile kaldım derler” dedi ve ekledi "Bu sorun çözülecek değil, hiç ellenmemesi gereken bir sorun. Bazı konular böyledir, statüko iyidir, korumak gerekir, kaşırsan iyice çözümsüzleşir

Adsız dedi ki...

ironim kabardı birden...birden derin suların nasıl köpük köpük kabardığını düşündüm...içinden be cevherlerin çıktığını..Lozan ile şimdiki zaman ekileri içinde, içi dolma edilen sistemlerin olduğunu öğrendim...uzaklık yakınlık ilişkisini..hele o "statüko iyidir" tonlaması yokmu...beni benden aldı...şekilden şemalden yamulan yanlarımızı rejimin yumuşak kollarına attığımızda bir "ohhh" çekiyoruz..

Adsız dedi ki...

”kendin açmaya kalksan hamile kaldım derler”

Bu lafi hastaniza iade ediyorum. Bunlar da insandan sayiliyor malesef!

MustafaTimur dedi ki...

tam bu yazıyı okurken (biliyorum çok geç kaldım keşfetmekte blogunuzu) sınav sonuçları açıklandı ve baldızımın kızının Marmara Üniversitesi Maliye bölümünü kazandığını öğrendim.. diğer bir akrabamın kızı ise yine Marmara Üni. Diyetisyenlikle ilgili okuyacakmış aldığım habere göre.. duygulandım içim coştu memleketime yararlı olacak pırıl pırıl iki genç daha geliyor diye..
ama bundan sonrası bazılarını köpürtecektir muhtemelen zira kızların her ikisi de başörtülü..

bloğunuzu merakla takip etmeye devam edeceğim sevgili doktorum, herşey için teşekkürler..