Cuma, Ekim 10, 2008

elektrik üretimi



Bugün TEİAŞ’tan emekli bir elektrik mühendisi 'grip aşısı olsam mı' diye danışmaya geldi.
TEİAŞ ile TEDAŞ’ın ne farkı olduğunu sordum.
"Gerçek şirketler olarak kabul ederseniz, biri elektriği satın alıp diğerine veriyor, diğeri de dağıtıyor” dedi.
“Elektrik üreten sanayiciler de var değil mi?” dedim
“Evet elektirik üretimi çok karlı bir iş, bazen çok pahalı satıyorlar” dedi
“Nasıl satılıyor, ben de elektirik üretsem bunu TEİAŞ’a satabilir miyim?” diye sordum
“Evet, her sabah ihale açılır, açık fiyat kırma ile şu saatte elektriği şu fiyata satacağım diye günlük olarak anlaşılır” dedi
“Üzüm, incir borsası gibi yani” dedim
“Aynen öyle, özellikle puant dediğimiz akşam saatlerinde artan ihtiyaca cevap verebilmek için şirket çok yüksek fiyatlardan elektrik almak zorunda kalabiliyor” dedi“Sanayiciler üretimi nasıl yapıyorlar peki, kendi gereksinimleri için üretip fazlasını mı satıyorlar, yoksa asıl işleri elektrik üretmek mi?” diye sordum.
“Genellikle şöyle oluyor: Adam diyelim tekstil fabrikasında üretim için buhara gereksinim duyuyor, bunu doğalgazla üretip kullandıktan sonra bir de türbinden geçirip elektrik üretiyor” dedi
“Bu rüzgar santraleri çok pahalıymış öyle mi?” dedim
1 megawatlık bir tanesi 2 milyon dolar, ama dünyada talep çok, bugün sipariş verseniz ancak 4 yıl sonra teslim ediyorlar” dedi
“Peki 1 megawatlık değilde eve yetecek kadar, küçük, iptidai bir şey yapmak mümkün olamaz mı?” dedim“Yine de çok pahalıya malolur, ona harcayacağınız parayla ömür boyu elektrik satın alabilirsiniz. Ayrıca rüzgarın devamlılığı olmalı, yoksa estiği sürece aydınlanırsınız” dedi

Kalp, akciğer, şeker hastalığı gibi, ya da bağışıklık sitemini zayıflatacak başka bir rahatsızlığı yoksa, benim gibi pek çok hasta ile yüzyüze temas etmiyorsa aşı olmasının şart olmadığını, yine de aşılanmak isterse 65 yaşından genç olduğu için aşı ücreti olan 16 lirayı cebinden ödemesi gerektiğini söyledim.


Fotoğraflar Amerika'daki rüzgar çiftliklerinden.
Son fotoğraf ise otoyoldan geçen araçların yarattığı hava akımından elektrik üreten bir türbin.

11 yorum:

hafif ticari dedi ki...

ev tipi rüzgar tribünleri 350 euro civarında bi fiatı var ama rüzgar devamlılığı önemli genel olarak izmir bu bakımdan ii bi yerde ama tabi evin rüzgara açıklığıda öenmli

Kriptograf dedi ki...

elektrik üretimi şu şekilde de sağlanabiliyor. Alternatif enerjilere gerekli yatırım yapılmalı ama yatırım bireysek olarak bir yere varamaz. Gerçekten sağlam finansal destek ile bütün tabii kaynakların kullanımı için teknolojiden faydalanılmalı yoksa millet nükleeri yıkıyor biz 5 yıl sonra kullanacaz...

benim dedi ki...

cok merak ettigim birseyi ogrendim. sagolun.

Goksu dedi ki...

Keyifle okumaya devam ediyorum yazilarinizi...:)

Adsız dedi ki...

Güzel bir blog olmuş..

KPSS ile bir elektrik üretim şirketine yerleşmeyi planlıyorum..

Lowman dedi ki...

merhaba,
birden keşke daha önce görseydim bu blogu dedim. yaklaşık 45 dakikadır okuyorum, daha da okuyacak gibiyim. allahtan arşiv geniş :)
tebrik ve teşekkür ediyorum.

Simon dedi ki...

kucuk olcekli ruzgar trubinleri hakkindaki bitaz daha detayli bilgiye buradan ulasilabilir: http://www.timesonline.co.uk/tol/news/uk/article706123.ece

Oyle gorunuyor ki cok uzak olmayan bir gelecekte, yani 5 - 10 sene icinde, bu araclar ucuzlayacak ve yazlikta termosifonla su isitmak artik cok daha ucuz olacak :)

Anahtar dedi ki...

Bu yazı bana bir haberi hatırlattı. Elektrik satan üreticiler elektriği devlete pahalı sattıklarından kendi elektrik ihtayaçlarını şehir şebekesinden karşılıyorlarmış :)

Türkiye'ye has başka bir durum :)

Feride Nizamettin dedi ki...

Bundan iki yıl önce Belçikalı bir atom mühendisi ile tanışmış ve sohbet ederken ülkemizde nükleer santral olmasını arzu etmediğimi söylemiştim. Rüzgar enerjisinden yararlanmak çok daha doğayla uyumlu olmaz mı diye sorduğumda, adam bana Türkiye'nin günlük elektrik ihtiyacını karşlımak için ülkenin her yerini rüzgar santralleri ile doldurmanız gerekir ve yine de yeterli olmaz demişti...Bu arada bilmediğim bir konu elektrik depolanabilir mi?

ssbb dedi ki...

Ben de Atatürk barajını ziyaret ettiğimde 8 türbinden sadece 1 inin çalıştığını görüp 7 sinin neden çalıştırılmadığını sorunca devletimizin yaptığı elektrik ithal anlaşmalarına göre, komşularımızdan elektrik alsak da alamasak da para ödemek zorunda olduğumuzdan dövizle satın aldığımız elektriği kullandığımızı, ve suyun boşa aktığını öğrenmiştim.
Ve hayır, elektirk aküler dışında depolanabilir bir enerji değil.

tahirius dedi ki...

sizi okumak büyük zevk doğrusu. ellerinize sağlık.