
Salı, Eylül 29, 2009
Perşembe, Eylül 24, 2009
temel içgüdü

Bugün 40 yaşlarında bir hastam kontrole geldiğinde
"Doktor Bey, dede oldum" dedi
"Doktor Bey, dede oldum" dedi
"Nasıl yani?" dedim
"Golden retriever cinsi bir köpeğimiz var, dün gece bir batında 7 yavru doğurdu" dedi
"Babası belli mi?" diye sordum
"Belli tabi, yine aynı cins safkan. Bu işte aileler aynı kız alıp verir gibi görüşüyor. Doğumdan sonra erkeğin sahiplerinin de bir yavru alma hakkı var" dedi
"Diğerlerini ne yapacaksınız?" dedim

"İsteyen arkadaşlarımıza vereceğiz, belki satarız. Tanesi 400-500 dolar arasında satılıyor" dedi ve ekledi "Fakat ilk defa böyle bir olay izledim ve tabiata hayran kaldım"
"Neden hayran kaldınız?" diye sordum
"Neden hayran kaldınız?" diye sordum


Bunların tamamını içgüdüyle yaptı, böyle içgüdüye hayran olunmaz mı Doktor Bey! "dedi
Çarşamba, Eylül 23, 2009
Çarşamba, Eylül 16, 2009
Cuma, Eylül 11, 2009
Pazartesi, Eylül 07, 2009
gemicilik

Bugün bir gemi kaptanı yola çıkmadan önce yanına almak için ağrı kesici yazdırmak amacıyla başvurdu.
"Nedir bu korsanlık olayları, neden engellenemiyor, gemide sizin silahınız olmuyor mu?" diye sordum
"Ben emekli subayım. Silahım olduğu halde yanıma almam, zira gemide çalışan adamlar- nasıl diyeyim, biraz değişiktir. Karada tutunamamış adamlardır, ahlakları biraz bozuktur. Silah hiçbir işe yaramayacağı gibi daha da sorun çıkartır" dedi

"Kadın gemicinin de olduğu gemi hala kurtarılamadı, neden sizce?" diye sordum
"Korsanlar 10 milyon dolardan başlamışlar, 3,5 milyon dolara kadar inmişler, daha önce Yasa'nın gemisini 500 bin dolara bırakmışlardı" dedi
"Bu armatörün bir teklifi olmuş mu?" diye sordum
"Hayır hiç bir teklif vermediler" dedi

"Geminin bu kadar süre bağlanması o kadar zarara yol açmıyor mu, neden teklif vermiyorlar?" diye sordum
"Armatörler hiç bir zaman zarar etmezler, her şeyleri sigortalıdır. Hem de sigortadan çok iyi para alırlar" dedi
"Gemide kalanlar yiyeceği nasıl buluyorlar?" diye sordum
"Gemilerde kuru erzak çok olur. Pirinç mercimek, zeytin peynir, donmuş et ve gıdalar 3-4 ay rahat yeter. Taze sebze meyve azdır" dedi
"Kadın gemiciler gemide sorun yaşıyorlar mı?" diye sordum
"Son yıllarda kadın zabitler çoğaldı. Makine zabiti bile var. Bana kalırsa kesinlikle kadına göre bir ortam değil ama nedense seçiyorlar bu mesleği. Zabit sınıfında neyse de bir de aşçı olarak kadın alıyorlar, o personel arasında daha çok sorun yaratıyor. Bazen karı koca gemici oluyor" dedi

"O zaman pek sorun olmuyordur" dedim
"Aynı gemiye düşemezler ki. Sürekli ayrı gemilerde, aylarca ayrı kalıyorsun. Mesela geçende Mersin'den Kamerun'a 1 ayda gittik, 4 saat durduk, dönüşe geçtik. Dönüşte de arıza falan oldu 1,5 ay sürdü, 2,5 ay aralıksız denizde kaldık, kolay değil." dedi
"Kadınlar gelince ortamda daha bir kibarlaşma olmuyor mu?" diye sordum
"Yok pek olmuyor. Zaten zabitler ayrı salonda oturur, yemek yer, personel ayrı yerde. Bazen ağzından kaçıyor, kusura bakma diyorsun. Geçende bir limanda kadın zabit tutturmuş beni de gittiğiniz yere götürün diye. Şimdi afedersiniz, gemici limana indiğinde ya midesini doldurur, ya başka işin peşinde koşar. Kızım sana göre yer değil diyoruz, ağladı vallahi beni de götürün diye. O da o hayatı istiyor" dedi
"Nedir bu korsanlık olayları, neden engellenemiyor, gemide sizin silahınız olmuyor mu?" diye sordum
"Ben emekli subayım. Silahım olduğu halde yanıma almam, zira gemide çalışan adamlar- nasıl diyeyim, biraz değişiktir. Karada tutunamamış adamlardır, ahlakları biraz bozuktur. Silah hiçbir işe yaramayacağı gibi daha da sorun çıkartır" dedi

"Kadın gemicinin de olduğu gemi hala kurtarılamadı, neden sizce?" diye sordum
"Korsanlar 10 milyon dolardan başlamışlar, 3,5 milyon dolara kadar inmişler, daha önce Yasa'nın gemisini 500 bin dolara bırakmışlardı" dedi
"Bu armatörün bir teklifi olmuş mu?" diye sordum
"Hayır hiç bir teklif vermediler" dedi

"Geminin bu kadar süre bağlanması o kadar zarara yol açmıyor mu, neden teklif vermiyorlar?" diye sordum
"Armatörler hiç bir zaman zarar etmezler, her şeyleri sigortalıdır. Hem de sigortadan çok iyi para alırlar" dedi
"Gemide kalanlar yiyeceği nasıl buluyorlar?" diye sordum
"Gemilerde kuru erzak çok olur. Pirinç mercimek, zeytin peynir, donmuş et ve gıdalar 3-4 ay rahat yeter. Taze sebze meyve azdır" dedi
"Kadın gemiciler gemide sorun yaşıyorlar mı?" diye sordum
"Son yıllarda kadın zabitler çoğaldı. Makine zabiti bile var. Bana kalırsa kesinlikle kadına göre bir ortam değil ama nedense seçiyorlar bu mesleği. Zabit sınıfında neyse de bir de aşçı olarak kadın alıyorlar, o personel arasında daha çok sorun yaratıyor. Bazen karı koca gemici oluyor" dedi

"O zaman pek sorun olmuyordur" dedim
"Aynı gemiye düşemezler ki. Sürekli ayrı gemilerde, aylarca ayrı kalıyorsun. Mesela geçende Mersin'den Kamerun'a 1 ayda gittik, 4 saat durduk, dönüşe geçtik. Dönüşte de arıza falan oldu 1,5 ay sürdü, 2,5 ay aralıksız denizde kaldık, kolay değil." dedi
"Kadınlar gelince ortamda daha bir kibarlaşma olmuyor mu?" diye sordum
"Yok pek olmuyor. Zaten zabitler ayrı salonda oturur, yemek yer, personel ayrı yerde. Bazen ağzından kaçıyor, kusura bakma diyorsun. Geçende bir limanda kadın zabit tutturmuş beni de gittiğiniz yere götürün diye. Şimdi afedersiniz, gemici limana indiğinde ya midesini doldurur, ya başka işin peşinde koşar. Kızım sana göre yer değil diyoruz, ağladı vallahi beni de götürün diye. O da o hayatı istiyor" dedi
Fotoğraflarda Somalili korsanlar ve kaçırdıkları Horizon 1 gemisindeki 4. kaptan Aysun Akbay
Perşembe, Eylül 03, 2009
yeminli çeviri
Bugün tansiyon ilacı bittiği halde gelip yazdırmayan bir hasta
"Elimde çok çeviri vardı da o yüzden gelemedim" dedi
"Ne çevirisi yapıyorsunuz?" diye sordum
"Ben yeminli tercümanım, bir anda çok iş yığıldı, başından kalkamadım" dedi
"Nasıl yeminli tercüman olunuyor, gerçekten yemin ettiniz mi?" diye sordum

"Çeviriyi, yaparken aslına sadık kalacağım, gizliliğine saygı duyacağım diye bir yemin metni var. Noterine bağlı aslında, kimisi sözlü yemin ettiriyor, kimisi sadece yemin metninin altına imza attırıyor" dedi
"Birden fazla noterde mi yemin ettiniz?" dedim
"Tabi çok çeşitli bürolarla hatta farklı şehirlere çalıştığımdan çeviriyi yaptıranların noter onayını kolaylaştırmak için her büroya yakın bir notere gidip yemin etmem gerekiyor. Noter yemin belgesini kendi dosyasında saklıyor, onay için gelen olduğunda çıkarıp bakıyor. Kendi dosyasında yemini olmayanları onaylamıyorlar" dedi

"Siz elinizdeki başka noterden onaylı yeminle gidip noterin önünde bu çeviriyi ben yaptım deseniz, ya da altına imza atsanız da kabul etmiyorlar mı?" diye sordum
"Hiç denemedim, öyle olabilir. Ama zaten pratikte ben altına imza atmıyorum, benim kaşemi basıyorlar. Hatta benim yapmadığım çevirilerin altına bile kaşemi basabiliyorlar" dedi.
"Elimde çok çeviri vardı da o yüzden gelemedim" dedi
"Ne çevirisi yapıyorsunuz?" diye sordum
"Ben yeminli tercümanım, bir anda çok iş yığıldı, başından kalkamadım" dedi
"Nasıl yeminli tercüman olunuyor, gerçekten yemin ettiniz mi?" diye sordum

"Çeviriyi, yaparken aslına sadık kalacağım, gizliliğine saygı duyacağım diye bir yemin metni var. Noterine bağlı aslında, kimisi sözlü yemin ettiriyor, kimisi sadece yemin metninin altına imza attırıyor" dedi
"Birden fazla noterde mi yemin ettiniz?" dedim
"Tabi çok çeşitli bürolarla hatta farklı şehirlere çalıştığımdan çeviriyi yaptıranların noter onayını kolaylaştırmak için her büroya yakın bir notere gidip yemin etmem gerekiyor. Noter yemin belgesini kendi dosyasında saklıyor, onay için gelen olduğunda çıkarıp bakıyor. Kendi dosyasında yemini olmayanları onaylamıyorlar" dedi

"Siz elinizdeki başka noterden onaylı yeminle gidip noterin önünde bu çeviriyi ben yaptım deseniz, ya da altına imza atsanız da kabul etmiyorlar mı?" diye sordum
"Hiç denemedim, öyle olabilir. Ama zaten pratikte ben altına imza atmıyorum, benim kaşemi basıyorlar. Hatta benim yapmadığım çevirilerin altına bile kaşemi basabiliyorlar" dedi.
İlacı biter bitmez almayı ihmal etmemesini, aksi taktirde ani tansiyon yükselmesi sonucu beyin kanaması geçirebileceğini söyledim ve ilaçlarını yazdım.
Salı, Eylül 01, 2009
otel rehberliği

“Hastalığı Bodrum'da kaptım” dedi
“Tatilde miydiniz?” diye sordum
“Hayır çalışıyordum, otel rehberiydim. Klimalı ortamlara gir-çık hasta oldum” dedi

“Nedir otel rehberliği?” diye sordum
“Otele gelen turistlerin sorunlarıyla ilgileniyorsun, akşama dışarı çıkmak ister misin diye soruyorsun. İsterlerse bilet satıp Bodrum’un mekanlarını gezdiriyorsun. İstanbul'dan Ankara'dan ilk kez gelenler oluyor, çevreyi bilmiyorlar.

Çok güzel bir iş, tam tatil. Yatak yeme içme paran yok, beş yıldızlı otelde kalıyorsun. Diyelim Halikarnas'a götürdün, girişe para ödemiyorsun, içtiklerin bedava, ayrıca oraya götürdüğün için biletten de komisyon alıyorsun" dedi
"Neden döndünüz peki" dedim
"Ramazan girince işler bir anda kırıldı" dedi
Ciğerlerindeki enfeksiyon için Klavulanik asit 1gr 2x1 PO yazdım
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)