Çarşamba, Aralık 27, 2023

Sosyal hastalık







 Bugün halsizlik, yorgunluk, isteksizlik yakınmasıyla başvuran bir hasta,

"Doktor bey C ve D vitaminleri, magnezyum ve Pharmaton içiyorum ama yorgunluğum hiç geçmiyor, bütün kanlarıma baktırmak istiyorum" dedi

"Peki yorulacak bir şey yapıyor musunuz?" diye sordum

"Bizim küçük kızı günde iki defa kursa götürüyorum, birisi oyun grubu diğeri de İngilizce kursu. İkisi de birer saat sürüyor, gidiş gelişle 2 şer saat. İngilizce kursuna bir dönemlik 30 bin lira ödedik ama değdi. İngilizce ona kadar saymaya başladı. Bari o kendini kurtarsın" dedi.

"Sizin kız daha yeni doğmadı mı? Ne kadarlık oldu şimdi? " diye sordum

"22 aylık oldu, iki ay sonra 2 yaşını dolduracak. Daha Türkçe konuşamıyor zaten..." dedi gülerek.


"Muayenenizi yapalım, kan tahlillerinize de bakalım ama bence siz günümüzde çok yaygın olan bir hastalığa yakalanmışsınız:

Sağlık ve çocuk için para harcamak gerektiği hastalığı.

İnsanlar sağlıklı olduğu halde daha nasıl sağlıklı olabilirim, sağlığım için bir şeyler yapmalıyım. Spor yapmaya vaktim olmadığına göre bu konuya yatırım yapmalıyım gibi bir düşünceye kapıldılar. 

Piyasa da bunu körüklüyor, örneğin 300 lira verip içtiğiniz Pharmaton enerji verdiğini iddia ediyor ama devletin ödediği B vitamini komplekslerinden farklı bir şey yok içinde. 

Toplumumuzda depresyon çok yaygın ve yorgunluk, halsizlik, isteksizlik bu hastalığın belirtileri arasında. Ancak bu hastalık elle tutulur gözle görünür olmadığından ve kimse de kendine depresyonu konduramadığından herkes kesin bende bir vitamin eksik diye kan tahlillerine, eczanelerde binbir çeşidi satılan janjanlı ambalajlı vitaminlere, bilim dışı uygulamalarla sağlık sattığını iddia eden şarlatanlara saldırıyor. Vitaminler ederinden çok pahalıya satılıyor ve ne kadar pahalıysa o kadar iyi geliyor.

 Oysa ki bizim gibi Ege kıyısında yaşayan, balığın sebze-meyvenin en iyisini bol bol yiyen insanların dışarından sentetik vitamin almasına hiç gerek yok. Ben şahsen hayatım boyunca hiç vitamin, katkı kullanmadım, kullanmıyorum.

Öte yandan çocuklara da mutlaka para harcamak ve onlar için kendi hayatından özveride bulunmak gerektiği gibi bir düşünce de gittikçe yaygınlaşıyor ama yanlış.

22 aylık çocuğa İngilizce öğretmek için kursa götürmeye para harcamaya gerek yok ki. İngilizce çizgi filmleri bir diske koyun, istediği kadar izlesin, kurstan çok daha çabuk ve mükemmel aksanla İngilizceyi kendiliğinden konuşur. Zaten teknolojinin hızıne bakılırsa 20 yıl sonra İngilizceye ihtiyacı olduğunda belki dil öğrenmek diye bir şey bile kalmayacak.

Özel okullar da çoğunlukla devlet okullarıyla aynı hatta daha kötü eğitim verdikleri halde insanlar bu sosyal hastalık nedeniyle bütçelerini zorlayarak bu okullara yüzbinlerce lira ödüyor. 


Hatta iki çocuğun özel okul masrafını karşılayamayacağı için ikinci çocuğu yapmaktan vaz geçenler bile var.

Ebeveynler çocukların okul dışında kalan saatlerini de çeşitli kurslarla dolduruyorlar. 

Ne çocuklar çocukluğunu, ne anne babalar kendi hayatlarını yaşayabiliyor. 

Oysa ki aynı uçak anonslarında maskeler için söylendiği gibi, önce kendinize sonra çocuğa bakmanız lazım.

Yine kendimden örnek vermek gerekirse ben çocuğumu küçüklükten beri hiç bir kursa göndermedim; çünkü haftasonlarımı ona bağlamak istemedim. 

Kursa gitmemesinin hiç bir eksikliğini de görmedik, ilgi duyduğu konuları kendisi sonradan öğrendi.

Zaten Z kuşağı denilen çocukları yaratan da kanımca anne babaların kendi hayatlarını çocuğun ihtiyaçlarına göre belirlemesinden başka bir şey değil. 








Çocuklar her şeyin istemeden ayaklarına gelmesine, el üstünde tutulmaya alışıyor, sonra gerçek hayatla yüzleşince bocalıyorlar. 

Sanayide çıraklık yapan çocuklarda Z kuşağı diye bir şey yok, aynı eski zaman çocukları gibiler.  

Sağlık ve eğitim sektörleri insanların içindeki bu iki duyguyu kaşıyıp saçma sapan uygulamalarla milyonlar kazanıyor. " diyerek  kan tahlillerini istedim ve psikiyatrik muayenesini yaptım. 

Muayene sonucu depresyonda olduğu anlaşıldı. 

İlaca başlamadan önce 15 gün sıkı terletici spor yapıp söylediklerimi düşünmesini ve yakınmalarında değişiklik olmazsa kontrole gelmesini önerdim.

10 yorum:

blueagenda dedi ki...

instagramda böyle bir hesap var.insanlara bir sürü vitamin kullanıp çeşitli testleri yapmalarını öneriyorlar. Tabii ki bu lablarla ve vit markalarıyla işbirlikleri var.doktor değiler bu arada. Kendinizi hesaba kaptırınca cidden o testlerin hepsini yaptırmak istiyorsunuz. Bunu söylediğimde de engellediler beni🤪

Dil öğrenmeye 22 aylıkken başlamak elbette saçma ama bunu bizim yerimize başka sistemler yapacak olsa bile öğrenmek önemli diye düşünüyorum.Beyin kapasitesini arttırır.Dil öğrenmeyecekse ne yapacak bu beyin?

Özel okullarla ve devlet okulları hakkındaki fikirlerinize katılıyorum ama sanırım insanların büyük kısmı çocuklarının eğitiminde daha az söz sahibi olmamak için özel okula veriyor.Peygamberimizin hayatı ve Kuranı Kerim okulda zorunlu seçmeli dersler.

Z kuşağından bir örnek vereyim en son bir öğretmen olarak. Bir öğrencimi derste konuşuyor ilgilenmiyor diye uyardım, annesi koşa koşa okula geldi siz benim kızımdan ne istiyorsunuz diyerek.🙂

Çağlar dedi ki...

Dakikalık kısa videoların ancak sabır gösterildiği, 140 karakterden daha uzun metnin okunmadı günümüz dünyasında sağlıklılı bir yaşam sürmek için yapılması gereken dengeli beslenmek ve spor yapmak da bir vitamin hapına indirgenmiş durumda malesef. Ekonomi sistemi zaten haddinden fazla bulunun kaygıyı köpürtüp bu kaygıyı gidermek için kendi pazarlama çemberindeki ürün ve hizmetleri çözüm diye sunuyor. Instangramdaki paylaşımların çoğu da herkesin yaşantısının bizimkinin üstünde olduğu algısını pekiştirip bizim bir şeyleri kaçırdığımız duygusuyla kaygıyı çok daha arttırıyor. Teknoloji ne kadar gelişse de aslında gerçek başarı ve mutluluk ancak ve ancak çalışarak ve ter dökerek sağlanır. Tabi şanslıysan işin biraz daha kolay olur.

Lucius dedi ki...

Çok güzel bir yazı. Kaleminize sağlık.

brownian dedi ki...

Bu yazidan anladigim cocugunuzun olmadigi, cocuk demek depresyon demek. Cocugun kursa gitmesi, onun icin para harcanmasi degil anne babayi strese sokan durumlar. O kadar genis bir etkisi var ki cocuk sahibi olmanin, durumu duzeltecek sey iki davranisi degistirmek degil, cocugu hayatindan cikarmak olabilir ancak.

Cypriot dedi ki...

Harika bir yazı

Sadece C. dedi ki...

Yorum yapmaya gelip Brownian'ın yorumuna gülerken ne diyeceğimi unuttum :)) Hakikaten doğru demiş, durum çok karmaşık ve "geri dönüşü" olmayan bir durum, o nedenle sizin dediğiniz gibi "kendine bakmak" en doğru yaklaşım ama o da sanırım 3. bir kişi çocukla ilgilenmiyorsa özellikle (çalışan) anneler için oldukça zor..
Türkiye'de yaşamadığım için bu "yarışan çocuklar"ın son durumundan haberdar değilim ama bunun altında depresyon yatsa bile onun da altında korku yatıyor. İnsanlar ülkeye güvenemiyorlar, bir gelecek göremiyorlar ve çocuklarını "yurtdışına atmak" tek çözüm gibi geliyor onlara ve buj yolda çok deneyimsiz olunca da çok büyük yanlışlar yapıyor, zaman para ve sonunda da çocuğu kaybediyorlar manevi anlamda.. Kurstan kursa spordan spora oradan da pestili çıkıp eve tv karşısına oturan çocuk aile ile ne ilişki kuracak da ileride onlara "bağlanacak" ki? Ama zaten amaç sanırım çocuğu yapıp yurtdışına kapağı atıp kurtarmak...
Fakat yurtdışında da mutsuz ve aidiyet sorunlarından depresyon içinde kitleler var.. Bunlar ne olacak? Konu gerçekten zor konu, cevapsız sorular, haklı kaygılar...

ssbb dedi ki...

@brownian
Çocuğum var, özellikle ergenlikte insanı çıldıracak raddeye getiriyorlar.
Ancak sağlıklı bir çocuğunuz var ve bu şekilde düşünüyorsanız muhtemelen sorun sizde.

brownian dedi ki...

sssb, cocugunuzun olmasi yeterince cocuk bakmis oldugunuz anlamina gelmez. Belli ki siz hastalardan ogrenirken, sizin cocuga baska birileri bakmis, :) Ayip degil tabi... Ruh sagligi yapilan ebeveynligin miktarina ve cocugun cinsine gore cok degisken olabilir. O noktayi da benden ogrenmis olun.

Akademeia dedi ki...

Çocukla çok ilgilensekte psikolojimiz bozuluyor, az ilgilensekte. Burada yukarıdaki yorumlara katılıyorum, çocuk sahibi olmak başlı başına büyük sorun. Biz büyürken ailemizde arka fon olarak büyüdük, biz ortada takılan çocuklardık düzen bize göre işlemezdi biz düzene uyardık, fakat şu an çocuk merkeze geldi, tv bile açılmıyor evlerde etkilenmesin diye vesaire. Ne yapalım çıkamadım işin içinden :)

İki Kum Tanesi dedi ki...

"Özel okullar da çoğunlukla devlet okullarıyla aynı hatta daha kötü eğitim verdikleri halde insanlar bu sosyal hastalık nedeniyle bütçelerini zorlayarak bu okullara yüzbinlerce lira ödüyor. " cümlenize katılıyorum.

Yakında eğitime para harcamaya da gerek kalmayacak . İhtiyaç anında istedikleri bilgiyi telefonlarından yada diğer teknolojik aletlerden elde ediyorlar zaten. Kullanmayacakları bir sürü bilgi için güneş doğmadan yollara düşmeleri bana tuhaf gelmeye başladı artık.