Pazartesi, Mayıs 05, 2008

izmir'de inci kefali



Bugün Van’lı yaşlı bir hanıma tahlillerinde kan yağları yüksek çıkınca ızgara veya haşlama balık yemesini önerince
“Biz çok balık yeriz” dedi.
“Ne balığı yiyorsunuz?” diye sordum.
Van’dan getirttikleri inci kefalini yiyorlarmış.
“Tuzlanmışını getirtiyorsunuz herhalde” dedim.
“Tuzlu da getiriyoruz, tazesini de getiriyoruz, uçak kaç saat sürüyor ki?” dedi.
“Siz şimdi İzmir gibi balığın bol ve ucuz olduğu deniz kıyısına, Van’dan balık getirtiyorsunuz, öyle mi? Peki kaç kilo getirtiyorsunuz?” dedim.
“30-40 kilo getirtiyoruz, bende çocuk torun çok, herkes istiyor” dedi.
“Tuzlu balığı nasıl pişiriyorsunuz?” diye sordum.
İki saat soğuk suda bıraktıktan sonra unlayıp ister uzgara ister tava yapıyorlarmış.
“Yanına bir de yoğurt çorbası yapacaksın, ımmmh” dedi damağını şaplatarak.

Kendisine taze balığın daha sağlıklı olduğunu ve tuz içermediği için tansiyonunu yükseltmeyeceğini söyledim, ve mümkün olduğunca yürüyüş yapmasını da önerdim

İlk fotoğraf bugünlerde üremek için gölden akarsulara göç ederken sodalı sudan tatlı suya alışmak için akarsu ağzında toplanan inci kefalleri, ikincisi ise bölgede inci kefali konservesi üretimine başlanacağına dair bir haberden.

1 yorum:

Fifi Croissant dedi ki...

Desenize, bu hayvancığın da soyu tükenecek yakında konserve fabrikalarında...