Dün akşam okuduğum bir Radyologun anılarından (Prof. Dr. Tuğrul Pırnar, Baba Oğul anıları) sahte elmasın nasıl ayırt edilebileceğini öğrendim.
Dr. Pırnar Amerika'da 1960'lı yıllarda ihtisas yaptığı günlerde Skopi cihazı ile tetkik edilen bir hanımın elindeki çok büyük elmas taşlı yüzük görüntüye girince röntgen görüntüsünü izleyen Radyolog:
"Aman hanımefendiciğim ne kadar zevki seliminiz var, hakikaten o kadar şahane, hakikisinden ayrılamayacak bir taklit ki, ben de elmasınızı baştan hakiki sandım" demiş
Hanımefendinin reaksiyonu "Vay , o namussuz , o şerefsiz herif. Ben dönünce ona gününü gösteririrm" gibi bir sinir krizi olmuş. Meğer o yüzük hanımefendinin varlıklı eşinin ona ellinci evlilik yıldönümlerinde bir hayli böbürlenerek verdiği özel hediyeymiş.
"Böylece birşey öğrenmiş oldum. Hakikaten saf (karbon 14) olan elmas röntgen ışınlarının tümünü geçirir, onu skopide veya filmde göremezsiniz.
Hanımefendinin örneğinde olduğu gibi bir opasite görüyorsanız o, çeşitli oranlarda suni elmasın içinde bulunan ve röntgen ışınlarını geçirmeyen kurşundur".
Dr. Tuğrul Pırnar ve babasının nefis anıları yakında kitapçılarda olacak.
15 yorum:
Hekimlik zor sanat işte, sahte yüzük ne ki ?
Cinsel yolla bulaşmış bir hastalığı olduğunu evli bir kadına hangi dille anlatacağımı konusunda benim de çok sıkıntı çekmişliğim vardır.
Yazılarınızı okumak keyifli, devamını dilerim..
harika bir yazı.
Oooooo ben de bugün bunu öğrendim :)))
Egeden
güzel haber olmuş
Bir düzeltme yapayım. Karbon-14, saf karbon değildir. Doğada karbonun çoğunluğu karbon-12 halindeyken karbon-14 ancak eser miktarda bulunur. Karbon-14, radyoaktif bir karbon izotopu olup canlı organizmalarda karbon çevrimi dolayısıyla yaklaşık olarak sabit bir orandadır. Organizma öldükten sonra da yavaşça bozunur ve yaklaşık 60000 yıl sonra teşhis edilemeyecek kadar azalır. Doğal olan elmaslarda çok da az olsa karbon-14 bulunsa da diğer birçok karbon içeren madde gibi onlar da çoğunlukla karbon-12'den müteşekkildir. Yazıda da belirtildiği gibi başka element içeren elmaslar ışığı çok iyi geçiremez. Ancak mücevher değeri taşıyan yapay elmasların yapılması 1970'li yılları bulmuştur. Bu yüzden bu yazıda bahsi geçen elmasın yapay elmas olması çok zordur. Burada bahsi geçen malzemenin kurşun içerdiği doğrudur fakat malzemenin geri kalanı bildiğimiz camdır, suni elmas demek yanlış olur. İmitasyon (taklit) elmas demek tercih edilebilir.
Uzun lafın kısası, kitapta anlatılan olay muhtemelen doğrudur fakat terminolojiyi kötü ve yanlış kullanarak anlatılmıştır.
Çok keyifli bir blog, sosyal paylaşım sitelerinde paylaşma butonu eklenirse arkadaşlarımızla da paylaşmak isteriz, sevgiler
Gökçe Birol
her gun yeni bir post varmi diye bakiyorum uzunnnnn zamandir yok:)
Hayırdır Doktor.......
Ne oldu? Uzun zamandır yoksunuz.
İnşallah afiyettesinizdir.
deneyini yapmak lazım :)
İlginç. Benim çalıştığım yerde bir arkadaşımızın altına alerjisi var. Altınlarının gerçek mi sahte mi olduğunu anlayabilmek için herkes altınlarını ona veriyor 5 dakika bekliyor. Altın gerçekse temas eden yer kabarmaya başlıyor.
ozlemkan
Yazılarınızı uzun zamandır mutlulukla tekip ediyorum. Çok teşekkürler paylaşımlarınız için.
Prof. Dr. Tuğrul Pırnar'ın kitabını çok aramama rağmen bulamadım. Sadece bir yerde ikinci elini bulabildim. Bu üç ciltlik eseri nereden temin edebileceğim konusunda yardımcı olursanız sevinirim.
Saygılarımla,
Eserin ilk baskısını Tuğrul Bey kendisi yaptırıp sevdiklerine dağıtmıştı.
İkinci baskısı bir iki hafta içinde kitapçılarda olacakmış.
elmasların saf karbon olduğunu biliyodum ben..
insanyavrusu.blogspot.com
hocam hasta mı azaldı sen mi yazmaktan sıkıldın
Yorum Gönder