“O zaman kaçakçılığa jandarma bakıyordu tabi , sonra sonra piyadelere verdiler sınır güvenliğini. Biz kaçakçıyı gördük mü şöyle havaya ateş ederdik, adam malı atar kaçardı, biz de ödülü alırdık” dedi.“Bir dakika, kaçakçı yakalayınca ödül mü alıyordunuz?” dedim “Eğer faili meçhulse malın %80 i yakalayana verilir, kaçakçı da yakalanmışsa o zamana mahkeme sonuçlanıncaya kadar ödül alamazsın. Biz de yakalamak istemezdik zaten. Yakalasan ne olacak garibanı, esas işin sahibi başka yerde” dedi “Ne kaçırıyorlardı?” dedim “Aklına ne gelirse, bir adam mesela sırtına 180 kilo kadife vurmuş, eliyle yoklaya yoklaya geliyor” dedi"Neyi yokluyor?” dedim “Mayını. Mayınlı araziden geçiyorlar, orada topuğu eli olmayan çoktur, hep bu anti personel mayınlardan “ dedi. “Peki mayına basıp da yaralananı nasıl çıkartıyordunuz oradan?” diye sordum“Bir sırtçı bulup para veriyorduk, O gidip alıp geliyordu; ya da Suriye tarafına yakınsa onlar alıyordu. Tabi orada anti-tank mayınları da var, onlara basarsa kurtulması mümkün değil. Şimdi o mayınları temizliyorlar, çok bereketli topraklar aslında değneği diksen yeşillenir” dedi.
Fotoğraflar konuya dikkat çekmek için Angola'da düzenlenenMayın Güzeliyarışmasından. Birincilik ödülü protez bacakmış!
Son iki yazı birbirini tamamlıyor. Kaçakçılık yapan bir yolunu buluyor da kendi toprağında yaşayan insanlar sakat kalıyor. Çok acı.:( Ticaret, sınır mayın dinlemeden bir yolunu buluyor sonunda.
kimi zaman insanın bir eli yetmiyor,ikincisi devreeye giriyor.Hepside birbirinden güzel ve içten gülen şu insanlar neyapmalı????içim sıkıldı şimdi fazlasıyla:((Gerçeği okumak yaşamaktan acı olabilir mi ki????
Hayat sanki bir deniz, biz de suyun üzerinde ilerliyoruz. İlk zamanlarda, çocuklukta falan, deniz çok dalgalı, sen ise sanki ufak bir salın üzerinde çırpınıyor, bir an önce hızlı hızlı gitmek istiyor, ancak pek fazla yol alamıyorsun.
Zaman geçtikçe teknen büyüyor, kalitesi ve hızı artıyor, ancak senin hızlı gitme isteğin git gide azalıyor.Yavaş yavaş tadını çıkararak gitmek, etrafı seyretmek istiyorsun. Ancak çocuklukta hızlı gitmek ne kadar zorsa, yaşlandıkça yavaşlamak da o denli zorlaşıyor. Bütün motorlarını istop etsen bile artık kocaman bir gemi olmuş olan aracın çarşaf gibi denizin üzerinde hızla ve sessizce kayıyor. Sen ise güverteden geminin pruvasının yardığı suların iki yana doğru açılarak uzaklaşmasını ve ufukta beliren karşı kıyının hızla yaklaşmasını hüzünle izliyorsun.
7 yorum:
Son iki yazı birbirini tamamlıyor.
Kaçakçılık yapan bir yolunu buluyor da kendi toprağında yaşayan insanlar sakat kalıyor.
Çok acı.:(
Ticaret, sınır mayın dinlemeden bir yolunu buluyor sonunda.
Doktorcum belki alakasız olacak ama
Şu benzin zamlarına siz ve değerli okuyucularınızdan destek bekliyorum.
Saygılarımla,
Ülkesinin ve Yaşamının sınırında yaşayan, yoksullukla sınırlandırılmış insanlar...
kara mayınları, insanlığın en büyük utançlarından biri. Tek ayağıyla önünü yoklayarak ilerleyen birini hayal etmek bile rahatsızlık veriyor.
SO-BE-LEN-DİN!
http://sobelendin.blogspot.com/2008/06/ben-bugn-bunu-rendim.html
kimi zaman insanın bir eli yetmiyor,ikincisi devreeye giriyor.Hepside birbirinden güzel ve içten gülen şu insanlar neyapmalı????içim sıkıldı şimdi fazlasıyla:((Gerçeği okumak yaşamaktan acı olabilir mi ki????
Gercekten harikasiniz. Ellerinize saglik. Sayenizde neler neler ogrendim bugune kadar. Umarim blogunuzu hic birakmazsiniz.
Saygilar...
Selma
Yorum Gönder