Salı, Ocak 01, 2008

facit

Bugün emekli bir bankacı hanım tansiyon ilaçlarını yazdırırken “Ah bu tansiyonum hep çok çalışmaktan çıktı” dedi.
Nedenini sordum.
98 yılında Güney’deki küçük bir ilçenin banka şubesinden emekli olmuş.
“Bizim şube 7. sınıf olduğundan bilgisayara en son biz geçtik. Sadece 2 yıl bilgisayarla çalıştım, ondan önce hep kara hesap. Son iki yıl müdür yardımcısı olana kadar da hiçbir yılbaşını ailemle geçirmedim, hep bankada kartotekslerin içinde bir kuruşun kaydını arayarak geçti” dedi."Yılbaşı geceyarısı da çalışıyor muydunuz yani?” dedim.
“Tabi Osman Ağa 2 Ocak’ta faizini isteyecek, sabahları saat 4’e kadar çalışırdık. Müdürümüz bizi arabasıyla evlere dağıtırdı. İyi bir adamdı ama çok sertti. ‘60 ihtilalinden sonra ordudan ayrılmış emekli bir askerdi. Her sabah sıraya diziliriz, hanımların saçları fönlü olacak, erkeklerinki taralı, tırnaklar temiz bakımlı, işe gelirken kambur durmayacaksın, gülerek neşeli geleceksin, yoksa eve kovalardı” dedi ve ekledi “Şimdi gidiyorum bankaya, konforlu klimalı ortam, iki tık tıkla bütün hesaplar önlerinde ama yüzleri hiç gülmüyor. Bizim zamanımızda o Facit’leri çevirmekten kolumuz kopardı, o da iki tane vardı, bekle ki sıra gelsin. Vantilatör sadece Müdür Bey’in odasında vardı, gitsin diye beklerdik ki vantilatörü alalım da Güney’in havasında biraz serinleyelim.”“O kartoteksleri hatırlıyorum, ne kadar zor olmalı” dedim ve “kayıtlar sadece şubede kalmıyordu herhalde, bir örneğini de merkeze mi gönderiyordunuz?” diye sordum.
“Tabi hepsi ayrıca kaydedilip merkeze gidiyor. O zaman mali yılbaşı Mart’taydı. Biz Ekim ayında sabahlamaya başlardık. Bütün kartoteksler tek tek elle yenilenirdi. Zordu ama insan özlüyor yine de o günleri” dedi

8 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Neyse ki, bilgisayar sayesinde bazı mesleklerdeki yılbaşı devri sabahlamaları sone erdi.

İyi seneler, Doktor Bey!

anahtar dedi ki...

ben bu aletin aynısını küçükken bi yazıhanede görmüştüm nasıl oldu da unutmamışım şaşırdım. bu resimler sayesinde o günlere gittim sanki ama ismini bilmiyordum facitmiş meğer.sanki erkek ismi gibi. neyse..

mutlu yıllar.

Adsız dedi ki...

zevkle okunuyor siteniz.

endiseliperi dedi ki...

ben hatırlıyorum bu facit aletini. çok akıllı bulurdum bunu kullananları, acayip bir şeydi benim için. hala da fikrim değişmedi, ya:) gerçekten. facit kullanmak bir şey değil de bankacı olmak çok zor iş. ziraat bankası ile vakıfbank iyice kasaba bankaları gibi hala. 50 yıl önceki bir yavaşlık, halkla ilişkiler mevcut. çalışanları da öyle. yapı kredi ile iş bankası modernler, yaklaşımları, sundukları maskeli güleryüz bu zamana uygun. iş kısa sürüyor. finanbank çalışanlarının yaratıcı insan ilişkilerinde bulunmalarına imkan veriyor gibi. oradaki çocuk, kendinize iyi bakın, diyor mesela, şaşırıyorum, ciddiye alıp, olur, diyorum. garanti bankası'ndan hiç hoşlanmıyorum. bir kez kavga ettim. yine gitsem yine ederim, sevmiyorum o bankayı. şikayet filan edilecekse de benim adımı da listeye ekleyebilirsiniz hiç çekinmeden.

güney'in sıcağı felakettir, cayır cayır yanar dünya orada. ama ben orada bile klimayı açmazdım, sevmiyorum klimayı. peki, özlenir mi, facit'le çalışarak sabahlanan o sıcak günler? insan o zaman ki kendini özler, başka bir şeyi değil, bence.

sevgiler.

Adsız dedi ki...

hmm.. ben o "facit" denilen şeyi eski zamanın hesap makinaları diye bilirim :) bayburt'ta gezerken bir dükkanda görmüştüm fotoğrafını çekmiştim :)

çektiğim facit görüntüsü

makcig dedi ki...

Ne kadar güzel bir blog.Bende akşama kadar bir sürü hastamdan değişik dönütler alıyorum.Belki bir gün bende yazarım aklınıza elinize sağlık.

cekirdeksizuzum dedi ki...

ne yazık ki huzur klima ve bilgisayarla bulunamıyor. şimdi de çalışanların başka sorunları var. bankada çalışmak gerçekten zor.

Ori dedi ki...

Merhaba, Facit kullanmış birisi olarak yazınızı zevkle okudum. Endiseliperi ve cekirdeksizuzum e katılıyorum.