Bugün idrar yolundan akıntı yakınması ile başvuran bir iş adamına yabancı biriyle korunmadan cinsel ilişkiye girip girmediğin sordum. “Giriyorum, yılbaşı gecesi de girdim ondan oldu herhalde” dedi. Neden prezervatif kullanmadığını sordum. “Kusura bakmayın Doktor Bey, üç kuruşluk zevkimiz var , onu da lastiğe sürtmek istemiyoruz. Bir de ben Karadeniz’liyim, bize bir şey olmaz diye düşünüyoruz herhalde” dedi. İlişkiye para karşılığı mı girdiğini sordum. Genelde eski Doğu Bloku’ndan gelen hanımlarla para karşılığında birlikte oluyormuş. “Birlikte olacağınız kişiyi nasıl buluyorsunuz?” dedim Hem bazı hanımların, hem onları çalıştıran yine yabancı kişilerin telefonlarını arayıp bulunduğu adrese istiyormuş. Genelde 2 saaatlik birliktelik için 150 lira ve kendi evine çağırdıysa 20 lira kadar da yol parası veriyormuş, ayrıca bahşiş verilmiyormuş. “Ben fazla pazarlık yapmam, bu zevk işi, normal bir alışveriş değil. Pazarlık yapsam belki biraz daha düşer. Pahalı gibi gözükse de barlarda para harcamaktan daha ucuz. Ayrıca bazı evli arkadaşlar Rusya’dan getirttikleri hanımlara ev açıyorlar, kira, elektrik, su derken masraf daha fazla oluyor, akıllı işi değil bence” dedi ve ekledi "En bozulduğum da iki arkadaştık. Arkadaşım da bu bana hastalık bulaştıran kadınla birlikte olmak istedi, ben arıza çıkardım, illa da benimle birlikte olacak yoksa bırakıp gidiyorum dedim. Şimdi sordum onda bir şikayet yokmuş" Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için en emin yolun mümkün olduğunca tek eşli yaşamak ve bu mümkün olamıyorsa mutlaka prezervatif kullanmak olduğunu anlattım. Hepatit ve AIDS gibi bulaşıcı hastalıklar açısından kan tahlillerini istedim ve Tiamfenikol 750 mg 2x1 yazdım. Resimler Toulouse-Lautrec' ten
Hastanın ilk cevabı her ne kadar trajik bi cevap olsa da aslında trajikomik. Zaten böyle bi cevabı da bi Karadenizliden başkası veremezdi heralde. Aynı konu hakkında başka bi Karadenizlinin yorumu ise şöyleydi; "Ben gaz maskesiyle gül koklamam." :)
Ben mühendisim tıpla çok ilgim yok ama bildiğim kadarıyla AIDS bu kadar kısa sürede belli olmuyor. Yani bulaştıktan sonra bayağı zaman (5-6 ay) geçtikten sonra yapılan tahlillerde çıkıyor diye biliyorum.
Hayat sanki bir deniz, biz de suyun üzerinde ilerliyoruz. İlk zamanlarda, çocuklukta falan, deniz çok dalgalı, sen ise sanki ufak bir salın üzerinde çırpınıyor, bir an önce hızlı hızlı gitmek istiyor, ancak pek fazla yol alamıyorsun.
Zaman geçtikçe teknen büyüyor, kalitesi ve hızı artıyor, ancak senin hızlı gitme isteğin git gide azalıyor.Yavaş yavaş tadını çıkararak gitmek, etrafı seyretmek istiyorsun. Ancak çocuklukta hızlı gitmek ne kadar zorsa, yaşlandıkça yavaşlamak da o denli zorlaşıyor. Bütün motorlarını istop etsen bile artık kocaman bir gemi olmuş olan aracın çarşaf gibi denizin üzerinde hızla ve sessizce kayıyor. Sen ise güverteden geminin pruvasının yardığı suların iki yana doğru açılarak uzaklaşmasını ve ufukta beliren karşı kıyının hızla yaklaşmasını hüzünle izliyorsun.
8 yorum:
resimler tek kelime ile muhteşem !
Hastanın ilk cevabı her ne kadar trajik bi cevap olsa da aslında trajikomik. Zaten böyle bi cevabı da bi Karadenizliden başkası veremezdi heralde. Aynı konu hakkında başka bi Karadenizlinin yorumu ise şöyleydi;
"Ben gaz maskesiyle gül koklamam." :)
iyi geceler.
En azından dürüst davranıp anlatmış :)
Atın ölümü arpadan olsun mantığıyla ilerleyen bizim insanlarımızı başına vahim durumlar gelme olasılığı her gün artıyor. Maşallah!
Ben mühendisim tıpla çok ilgim yok ama bildiğim kadarıyla AIDS bu kadar kısa sürede belli olmuyor. Yani bulaştıktan sonra bayağı zaman (5-6 ay) geçtikten sonra yapılan tahlillerde çıkıyor diye biliyorum.
Doğru biliyorsunuz
sadece bu yorumları karedenizlilerden beklemek gerekmiyor biz türk olarak çelik gibiyiz bize birşey olmaz :)
bloğunuzu yeni keşfettim, çok ilginç şeyler var, uygun görürseniz kendi bloğumda da bazı alıntılarınızı yayınlamak isterim...
sevgiler..
paylaşımın için tşk.
Yorum Gönder