bir blogtaki linkten ulastim bu blogunuza. ve iki üç yazida anladim siz oldugunuzu. saatleri ayarlama enstitusu'nu gorunce iste bu dedim. bu arada ben ikeada sizi gorup konusamayan ozurlu sahis :)
ben yukarıdaki karikatürü yayınlandığında görmüş, çok gülmüştüm. yine çok güldüm:)
dün üstüste iki film izledim; ikisinde de evden çıkma korkusu olan kahramanlar vardı: "nim's island" ve "just add water".
birazdan evden çıkacağım, ama bahaneler üretip duruyorum, çıkmayayım, diye. evden çıkmak bir şey değil, konuşmak da gerekecek. en zoru da o. yabancılarla konuşma korkusu mu, yoksa her kimle olursa olsun konuşmaya tahammül edememe hali mi, bilmiyorum doktor bey'ciğim. bazen keşke sağır ve dilsiz olsam da benden konuşmam beklenmese dediğim anlar da olmuyor değil. çok fena.
Hayat sanki bir deniz, biz de suyun üzerinde ilerliyoruz. İlk zamanlarda, çocuklukta falan, deniz çok dalgalı, sen ise sanki ufak bir salın üzerinde çırpınıyor, bir an önce hızlı hızlı gitmek istiyor, ancak pek fazla yol alamıyorsun.
Zaman geçtikçe teknen büyüyor, kalitesi ve hızı artıyor, ancak senin hızlı gitme isteğin git gide azalıyor.Yavaş yavaş tadını çıkararak gitmek, etrafı seyretmek istiyorsun. Ancak çocuklukta hızlı gitmek ne kadar zorsa, yaşlandıkça yavaşlamak da o denli zorlaşıyor. Bütün motorlarını istop etsen bile artık kocaman bir gemi olmuş olan aracın çarşaf gibi denizin üzerinde hızla ve sessizce kayıyor. Sen ise güverteden geminin pruvasının yardığı suların iki yana doğru açılarak uzaklaşmasını ve ufukta beliren karşı kıyının hızla yaklaşmasını hüzünle izliyorsun.
2 yorum:
ya bora bey,
bir blogtaki linkten ulastim bu blogunuza. ve iki üç yazida anladim siz oldugunuzu. saatleri ayarlama enstitusu'nu gorunce iste bu dedim. bu arada ben ikeada sizi gorup konusamayan ozurlu sahis :)
ben yukarıdaki karikatürü yayınlandığında görmüş, çok gülmüştüm. yine çok güldüm:)
dün üstüste iki film izledim; ikisinde de evden çıkma korkusu olan kahramanlar vardı: "nim's island" ve "just add water".
birazdan evden çıkacağım, ama bahaneler üretip duruyorum, çıkmayayım, diye. evden çıkmak bir şey değil, konuşmak da gerekecek. en zoru da o. yabancılarla konuşma korkusu mu, yoksa her kimle olursa olsun konuşmaya tahammül edememe hali mi, bilmiyorum doktor bey'ciğim. bazen keşke sağır ve dilsiz olsam da benden konuşmam beklenmese dediğim anlar da olmuyor değil. çok fena.
çok şükür yazmakta sorun yok.
bu kadar konuşma yeter.
:)
sevgiler.
Yorum Gönder