Cuma, Mayıs 11, 2007

sarı basın kartı


Bugün Hürriyet gazetesinden emekli, yerel basında çalışan bir gazeteci ishal yakınması ile başvurdu.
Yerel gazetelerin para kazanıp kazanmadığını sordum. Kazanmıyorlarmış.

Gazetecilikte para kazanmak için önce uzun süre cepten yemek gerekiyormuş. 20 bin tirajlı gazeteyi 90 kişi çıkarıyormuş. Aylık gider 1 trilyonu buluyor, gelir ancak 500 milyarda kalıyormuş.


Peki neden bu kadar para akıtılıyor bu işe?' diye sordum.
'Erk elde etmek için. Ona bakarsan bugün en çok satan gazete olan Hürriyet kar eder, ama ona yatırılan para başka bir işe yatırılsaydı kat be kat fazla para getirirdi' dedi.
Basın kartının sarıdan başka bir rengi olup olmadığını sordum.
Yokmuş, öyle alışılageldiği için öyle söylenip gidiyormuş.
'İşe her girene hemen veriliyor mu?' dedim. Gazetecilik mezunlarında 1 , üniversite mezunlarında 2 yıl meslekte çalışma zorunluluğu varmış. Çalışanlara, hele büyük gazetelerde staj adı altında yıllarca sigorta yapılmaz, ancak her türlü iş gördürülürmüş. İtiraz edenlere de 'Hurriyet'te çalışıyorsun daha ne istiyorsun' denirmiş.
Gazeteciler ayrı bir çalışma yasasına sahip olduğundan işten kendi istekleriyle de ayrılsalar tazminat alabilirlermiş, ayrıca yıpranma payı adı altında erken emekli de olabiliyorlarmış.


Son olarak 'Emin Çölaşan'ın 9 milyon doları var mıdır?' diye sordum. '9 milyon dolar ne ki, daha fazlası vardır!' dedi.

6 yorum:

Adsız dedi ki...

bu yerel gazeteci arkadaşa katılmıyorum.eğer ben size muayeneye gelseydim 15 yıllık bir gazeteci olarak şunları anlatırdım:
gazetecilerin ayrı bir yasaya,basın iş yasasına tabi olarak çalıştığı doğrudur, ancak gazeteci kendi isteğiyle işinden ayrıldığında tazminat alması normal iş yasasına göre çalışanlara kıyasla çok daha fazla kısıtlanmıştır. basın çalışanı:ancak,çalıştığı gazete ya da tv ahlaksızca ve gazetecinin şeref ve haysiyetine zarar verecek ölçüde yayın yaparsa (ki;bu tanım ucu açık ve çok belirsizdir)işinden istifa ederek tazminatını alabilir. ama ne yazık ki; iş mahkemeleri ve yargıtay, aydın doğan'ı basın emekçilerinden fazla sevdiği için bu madde binde bir uygulanır.onun dışında,gazetecilerin yüzde doksanı
yasalar çok açık ve kesin olmasına rağmen,asla basın kartı sahibi olamazlar.çoğu normal işçi statüsünde,akla hayale sığmayacak kadar ağır şartlarda çalışır.normal vatandaşın en son olmak isteyeceği yerlerde ve olayların içinde geçer ömrü.yasal hakkı olan basın iş yasasından yararlanamaz bu haksızlığı ve zorbalığı yapan patronlara da hükümetlerce sürekli teşvik verilir ödül verilir,hiçbir biçimde ikaz edilmezler.hakkını arayan sarı basın kartı talep eden hemen kapının önüne koyulur.yıllarca mahkemlerde sürünür hakkını alamaz.herkes sokaktaki muhabire sataşır,kameramanı döver hiç bir güvenceleri yoktur.gazete patronlarının iğrenç emellerine alet olmak dışında tek şeçeneği onurlu bir açlıktır.bu da zordur...

Adsız dedi ki...

ek olarak ;gazetecinin kıdem hakkı elde edebilmesi için 5 yıl süreyle basın iş yasasına tabi olarak çalışması gereklidir patronlar 3-4 yıl çalıştırdıkları gazeteciyi kıdem hak etmesine bir kaç ay bir kaç gün kala işten atarlar ve tazminat yükünden kurtulurlar.erken emekl
ilik için ise 10 yıl çalışması gerekir

Aslı Cin dedi ki...

Emin beyin 9 milyon doları var mıdır?

Varsa burada daha ne işi vardır?

Değil mi?

sevgilikeNdim dedi ki...

Dışardan bakıldığında çok meziyetli bi iş olarak görüyorum, karşılığını alamamak da cabası...

tarkan ikizler dedi ki...

21 yıldır basının tam içinde en orta yerindeyim... anlatsam kitap olur ama tek lafla özetleyeyim: Basında çalışmayın da nerede ama nerede çalışırsanız çalışın...

Adsız dedi ki...

Ufak bir düzeltme yapayım: Sarı basın kartının dısında bir de yabancı gazetecilere verilen mavi basın kartı vardır.