Salı, Temmuz 24, 2007

hava kontrolörlüğü


Bugün havameydanlarından emekli bir hastanın ilaçlarını yazarken, geçenlerde yapılan Sabiha Gökçen Havaalanı'nın işletme ihalesini,idğer meydanların devlete mi ait olduğunu sordum.
"Devlet Hava Meydanları İşletmesi tamamen devlete aittir, nasıl otobüs şirketleri özel olduğu halde gelip belediyenin işlettiği otogara giriyorlarsa, bu da öyle işler, ama devletin çöp toplayıp tuvalet temizlemesine gerek yok, zira bu iş esasen budur” dedi. Şimdi Sabiha Gökçen Havaalanının işletmesi devredildiği gibi TAV da bazı terminalleri yap-işlet-devret formülüyle işletiyormuş.
“Havaalanlarında yeme içme neden çok pahalı oluyor?” diye sordum.
Kiraları yüksek olduğu içinmiş.
“Tüm dünyada uçak yolcusu paralı yolcu kabul edildiğinden böyle gelmiş, böyle gidiyor” dedi. Havaalanlarında alanlar metrekareyle değil metreküple kiralanırmış. DHMİ geliri çok yüksek bir kuruluşmuş. Bir uçak hiç yere inmeden Edirne’den Kars’a hava sahamızdan geçse bile binlerce dolar ödermiş, çünkü DHMİ ona hava trafiği hizmeti sunuyormuş.
Öğrenciliğinde gelirler dairesine girdiği işletmede her mevkide çalışmış, hava trafik kontrolörlüğü de yapmış.
“Çok zahmetli ve konsantrasyon gerektiren bir iş sanırım?” dedim.

“Evet çok stresli, hele eskiden radar yokken daha da zordu” dedi.
Seksenli yıllrda çalıştığı Esenboğa’da, Gemerek’ten Göynük’e kadar olan bölgeye bakarmış. Uçaklardan telsiz yoluyla alınan, nereden gelip nereye gittiği, uçuş numarası, uçağın cinsi gibi bilgiler ince uzun şeritlere yazılır önündeki panoya uçuş yüksekliklerine göre tutturulurmuş. Sadece kendi telsizini değil, yanında oturan kontrolörlerinkini de dinler ve çeşitli yönlerden kendi bölgesine girecek uçakları takip edermiş. Zaten uçak bölgeni terk ederken yanındakine haber verirmişsin.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Bi uçak mühendisi eşi ve eski bir havacı olarak, beyefendinin tüm söylediklerine katılıyorum. Ama yeme içme pahalılığı maalesef Türkiyeye has, dünyanın birçok ülkesine gittim, evet pahalı ama biz biraz abartmışız. Size belki bildiğiniz bir anekdotla msg mı bitireyim;
sene kaç hatırlamıyorum, o zaman Antalya havalimanındayım, kontrolör arkadaşın biri sıcaklardan dolayı tırlatmış, uçak Isparta semalarında Antalya için iniş izni istiyor, bizim arkadaş
Allah izin verirse inersin, diyor.
Uçak tur atmaya başlıyor, tekrar iniş izni istiyor, bizimki
söyledik ya, Allahtan al izni, gir kuyruğa, nasıl inersen in diyor..
Sanırım 7 kadar uçak beklemiş, arkadaşı ambulansla götürmüşler. Bu gerçektir.
O zamanlar işimiz zordu, şimdi herşey daha kolay..
egeden

Adsız dedi ki...

Beyefendi,
Sitenizi sadece bir saat evvel keşfetmiş biri olarak sizi tebrik ediyorum.Lütfen çok aceleci olduğumu düşünmeyin bu bir saat çok kısa bir süre olabilir siteniz hakkında yorum yapmak için ama bu süre içersinde okudugum her yazınızdan o kadar güzel şeyler öğrendimki sırf bunlar için bile size bir teşekkür ve tebrik borçluyum.
Yazılarınızın sıkı bir okuyucusu olacağımı tahmiin edersiniz.Tabii her fırsatta eski yazılarınızıda okuyacağım.
Öğrendiklerinizi paylaşmak adına göstermiş olduğunuz çabaya,öğrettiklerinizi başkalarıyla paylaşmak olarak karşılık vereceğim.
Saygılarımla
Nurhan

Adsız dedi ki...

hava kontrolörlüğü değil, hava trafik kontrolörlük ... ve bu kadar basit anlatılacak bu kadar basite alınacak bi iş değil.. neye benzer..
bugün kuleye gezmeye bir beyin cerrahı geldi testereyle acıp bakıyorlarmış pembe ise beyin hoş görünümlü ise dikip kapatıyorlarmış, iyi iş varmış bu işte...