Çarşamba, Ağustos 22, 2007

partizanlık


Bugün belediyede üst düzey bürokratlıktan emekli olmuş bir hastamla konuşurken belediye hizmetlerinin
1944'te çıkartılan bir yasaya kadar yabancılar tarafından imtiyazlı
olarak işletildiğini öğrendim. Örneğin İzmir Belediyesini eskiden
Belçikalı'lar işletmiş, sistemi onlar kurmuşlar. O kadar iyi bir sistemmiş ki müdürün
haberi olmadan kurşun kalem alınamazmış. Sadece müdür yabancı,
diğer çalışanlar yerli olduğundan giderlerin kontrolü için böyle bir
sistem kurulmuş. Belediyelerin şimdi ihalelerle satılan kıymetli
arsaları da bu dönemde imtiyazlı şirketlere hibe edilen arazilermiş. Belediyelerin partizanlıkla idare edilip edilmediğini sordum. Kendisini ilk müdürlüğe
getiren başkan seçimi kazanamayınca emekliliği de geldiğinden istifa dilekçesini
yazıp cebine koymuş, yeni başkanın kendisini çağırmasını beklemeye
başlamış. Başkan kendisini hiç görmeden tanımadan görevden alınca
kızıp dilekçesini yırtmış, ve mahkemeye başvurmuş. İki yıl boyunca dört kez
görevden alınıp mahkeme kararıyla geri dönmüş, bir kez de
manevi tazminat kazanmış. Manevi tazminatı başkan kendisi
ödeyeceğinden, karar önüne gelince dikkatini çekmiş, "Kim bu arkadaş biz bunu çok
mağdur etmişiz" demiş. Politikayla ilgisi olmayan bir
teknokrat olduğunu öğrenince "Sorun ne görev istiyorsa verelim" demiş. Kendisine ne görev istediğini
sormuşlar:
"Ancak genel müdürlük verirseniz
dönerim, sonra emekliye ayrılırım" demiş.
"Tamam" demişler genel müdür
yapmışlar, bir süre çalıştıktan sonra emekliye ayrılmış.
"Emekli maaşı mı fark ediyor?" diye
sordum.
Genel müdür emekli maaşı bugün için 2700 iken , müdürünki 1500 liraymış.

"Bir de çalıştırılmadığım dönemde bankamatik
memuru oldum, iki yıl maaşlarımı, farklarını tazminatlarımı aldım. Halbuki
seçildiğinde değil kendisi, bir adamını gönderip fikrimi sorsaydı istifa etmeye
hazırdım, istifam cebimdeydi" dedi.


Fotoğraflar İzmir'in son üç belediye başkanı: Burhan
Özfatura, Yüksel Çakmur, ve Ahmet Piriştina.
Alttaki fotoğraf 10 000 İzmir'linin (ben dahil) ellerinin kalıbı
alınarak Priştina anısına yapılan anıt ve projenin sahibi heykeltraş
Ekin Erman.


3 yorum:

Adsız dedi ki...

Vay vay vay...
Ne işler dönüyor şu siyaset aleminde.. Temiz kalamıyorsun, ısrar edersen de erken elveda diyorsun.
Sevgili Ahmet Piriştina
Nurlar içinde yat!..
egeden

Adsız dedi ki...

Nur içinde yatsın iyi bir yönetici idi Piriştina
Başbakan olur diye düşünürsüm hep ben ansızın uçtu gitti yazık ki.
Şimal

Adsız dedi ki...

Soner Yalçın, Efendi isimli kitabında belediyecilik konusuna değiniyor. Aklımda yanlış kalmadıysa belediyecilik ilk defa İzmir'de başlamış. Sen de yazında belirttiğin gibi o zamanlar belediye başkanları yabancılardanmış. Türkler bu tür işlerin buşu boşuna meşgale olduğunu düşünüyorlarmış. Ama Türklerin belediye başkanı olamamasının asıl sebeplerinden bir tanesi İzmir'de Türklerin sayısının az olması. Oy verecek kimse olmadığı için aday da olmuyorlarmış. O zamanlar gümrük işlerini belediler yapıyormuş. İzmir'de yaşayan rumların ve gayrimüslimlerin ticaret yapan gemileri olduğu için bu iş çok önemliydi.