Gönül Yazar’ın sesi, uslubu beni güldürdü, karşımdaki hastama “Sever misiniz Gönül Yazar’ı?” dedim“Tabi, çok dinledim canlı olarak Fuar’da. O hep Göl Gazinosuna gelirdi” dedi “Bu sene de nostalji gazinosu açtılar, gittiniz mi?” dedim “Hayır, bu seneki sanatçılar bana hitap etmiyordu. Hatta Fuar’a bile gitmedim. Geçen sene bir gittim, bir daha gitmem. Her yer işportacı olmuş, millet çayırlara serilmiş, yiyip içiyor, döküp saçıyor; nasıl diyeyim; çok avamlaşmış” dedi“Eskiden böyle değil miydi?” dedim“Hayır eskiden işporta yoktu, paraşüt kulesinin etrafında ufak büfeler vardı. Pavyonlar vardı, ülkelerden gelen mallara bakardık. Çay bahçeleri, gazinolar çoktu, fiyatlar da astronomik değildi, herkes rahatlıkla oturur karnını doyurur, eğlenirdi, kimse böyle çayırlarda yemezdi. Gazinolarda sanatçılar basbayağı konser verirlerdi, klasik parçaları okurlardı, şimdi konserler benim kulağımı tırmalıyor” dedi
Fotoğraflar sırasıyla: İhsan Alyanak(Eski İzmir Belediye Başkanı)-Gönül Yazar-Zeki Müren, Pakize Suda-Adnan Şenses, İlhan İrem, Ajda Pekkan-Nükhet Duru
geçen cumartesi dolmuşla taksim'e giderken çaldı gönül yazar. öyle tane tane, notaları eze eze söylüyordu ki, çocuksu bir hava veriyordu bu ona. müsamereye iyi çalışmış çocuk gibi. kadınsı bir duruşu var ya bir de, hep şaşkın, hep kendini hafif şirretlikle savunur vaziyeti, yaşının küçüklüğünde, güzelliğinin tescilinde ısrarı filan... yanında olsa, sizden kaç yaş büyük olursa olsun koruyucu kesilmenize neden olan bir hal... belki komik olan bunların bütünüdür.
ben pek dinleyemem.
izmir fuarı'na yıllar önce bir akşam gitmiştim, o zaman da beğenmemiştim. kalabalık, gürültü, yiyecekler... sürekli saldırgan uyaranlar. yorucuydu. o zaman da avam bulmuştum. o zaman dediğim, bakalım ne zamandı... tam olarak 87 yazıydı. fuar yakınlarında atatürk lisesi mi vardı? ilk sevgilim orada mı okumuştu? neydi?
İzmir'in belkide en güzel okuludur Atatürk Lisesi gerçi şu aralar bahçesi otopark olarka kullanılmakta olduğundan eski güzelliğinden eser yok.
Fuar zaten son 10 yıldır afedersiniz ama iyice b.ka sarmaya başladı. Seyyar tezgah fuarına döndü. Tamam spor organizasyonları falan yapılmış bu sene orasını beğendim ama hala çok az madem enternasyonal madem Türkiye'de tek neden açılışında bir havayi fişek bile atılmıyor yani teknoloji kullanalım mesela biraz. Gelen ülkelerin ne tanıttıkları ürünler belli ne de yerleri. Ortada kocaman bir Pınar standı etrafında 2 3 işlemeli don gösteren türk boylarından gelen ülkeler. Bu değil kanımca enternasyonel fuar anlayışı. Konuk ülke Küba imiş fuarın konusu çevre ve çevrenin korunması imiş hiç farkına varamadım.
Sanatçılarla sohbetler di bu fuardan tek beğendiğim şey.
Hayat sanki bir deniz, biz de suyun üzerinde ilerliyoruz. İlk zamanlarda, çocuklukta falan, deniz çok dalgalı, sen ise sanki ufak bir salın üzerinde çırpınıyor, bir an önce hızlı hızlı gitmek istiyor, ancak pek fazla yol alamıyorsun.
Zaman geçtikçe teknen büyüyor, kalitesi ve hızı artıyor, ancak senin hızlı gitme isteğin git gide azalıyor.Yavaş yavaş tadını çıkararak gitmek, etrafı seyretmek istiyorsun. Ancak çocuklukta hızlı gitmek ne kadar zorsa, yaşlandıkça yavaşlamak da o denli zorlaşıyor. Bütün motorlarını istop etsen bile artık kocaman bir gemi olmuş olan aracın çarşaf gibi denizin üzerinde hızla ve sessizce kayıyor. Sen ise güverteden geminin pruvasının yardığı suların iki yana doğru açılarak uzaklaşmasını ve ufukta beliren karşı kıyının hızla yaklaşmasını hüzünle izliyorsun.
3 yorum:
geçen cumartesi dolmuşla taksim'e giderken çaldı gönül yazar. öyle tane tane, notaları eze eze söylüyordu ki, çocuksu bir hava veriyordu bu ona. müsamereye iyi çalışmış çocuk gibi. kadınsı bir duruşu var ya bir de, hep şaşkın, hep kendini hafif şirretlikle savunur vaziyeti, yaşının küçüklüğünde, güzelliğinin tescilinde ısrarı filan... yanında olsa, sizden kaç yaş büyük olursa olsun koruyucu kesilmenize neden olan bir hal... belki komik olan bunların bütünüdür.
ben pek dinleyemem.
izmir fuarı'na yıllar önce bir akşam gitmiştim, o zaman da beğenmemiştim. kalabalık, gürültü, yiyecekler... sürekli saldırgan uyaranlar. yorucuydu. o zaman da avam bulmuştum. o zaman dediğim, bakalım ne zamandı... tam olarak 87 yazıydı. fuar yakınlarında atatürk lisesi mi vardı? ilk sevgilim orada mı okumuştu? neydi?
vs. vs.
İzmir'in belkide en güzel okuludur Atatürk Lisesi gerçi şu aralar bahçesi otopark olarka kullanılmakta olduğundan eski güzelliğinden eser yok.
Fuar zaten son 10 yıldır afedersiniz ama iyice b.ka sarmaya başladı.
Seyyar tezgah fuarına döndü. Tamam spor organizasyonları falan yapılmış bu sene orasını beğendim ama hala çok az madem enternasyonal madem Türkiye'de tek neden açılışında bir havayi fişek bile atılmıyor yani teknoloji kullanalım mesela biraz. Gelen ülkelerin ne tanıttıkları ürünler belli ne de yerleri.
Ortada kocaman bir Pınar standı etrafında 2 3 işlemeli don gösteren türk boylarından gelen ülkeler. Bu değil kanımca enternasyonel fuar anlayışı. Konuk ülke Küba imiş fuarın konusu çevre ve çevrenin korunması imiş hiç farkına varamadım.
Sanatçılarla sohbetler di bu fuardan tek beğendiğim şey.
doktorum sourberry dinliyormuşsunuz. Çok sevindim. yakın zamana kadar orada edebiyat programım vardı. sozluk yazarı mısınız?
Yorum Gönder