Çarşamba, Eylül 20, 2006


Bugün kilo alamama ve halsizlik yakınması ile 34 yaşında bir tekstil işçisi hanım başvurdu. Tahlilleri normal olduğundan ve daha önce başvuran hastalardan, işçilerin Emile Zola’nın Germinal romanına rahmet okutacak kadar ağır çalıştırıldıklarını bildiğimden çalışma şartlarını sordum.

Normalde haftada 6 gün sabah 8 akşam 18 30 olan çalışma saatleri iş yoğunluğu nedeniyle hep sarkıyor, fazla mesaiye kalması gerekiyormuş. Fazla mesaiden en erken 20 30 da bazen gece yarısı çıkıyormuş. Dün gece 22 30 da çıkıp eve gelip yemek yapmış, iki de çocuğu varmış. Bazen Pazar günleri de mesai oluyormuş. Pazar günlerini boş olursa nasıl geçirdiğini sordum, ’İş yapıyorum, evi temizliyorum, yemek yapıyorum, çocuklarla ilgileniyorum’ dedi. Geçenlerde boş bir Pazar Fuar’a gitmişler, Konak’ta deniz kıyısında dolaşmışlar; çok iyi gelmiş.
Eşi de tekstilde çalışıyormuş, ancak o dış ülkelere sipariş yapan bir firmada olduğundan işi sürekli değilmiş, iş geldikçe çalışıyorlarmış. İkisi de çalışabilirlerse 440'ar YTL aylık alıyorlarmış. Fazla mesailer için de şimdiye kadar en fazla 100 YTL almış . 250 YTL ev kirası veriyorlar, hiç para arttıramıyorlarmış. Bazen fazla mesai parasını sıkışık günler için ayırıyor, ama o da hemen harcanıyormuş. Doğudaki köylerinden çocukları serseri olmasın, okusun diye altı yıl önce göçmüşler. Yakınmaları sadece yorgunluğa, fakirliğe ('Sütü benim de içmem lazım ama sadece çocuklarıma alabiliyorum' dedi) ve tükenmeye bağlı olduğundan, işini bırakmasını ya da daha az çalışmasını da öneremeyeceğimden moralini bozmamasını, en azından eşinin içmediğini, kendisine iyi davrandığını, sağlıklarının yerinde olduğunu, olumlu şeyler düşünmenin kendisini daha iyi hissettireceğini, gelecek günlerin daha güzel olacağını (kendim de pek inanamasam da) söyledim.


Maliye Bakanlığı vitaminlerin ödenmesini durdurduğundan reçete etmeyip, eşantiyonlardan bir kutu vitamin ve bir gün istirahat verdim.


EK: Arman Kırım'ın bu haftaki yazısı.(Hürriyet)

2 yorum:

Berceste dedi ki...

Eski bir tekstil firmasi yoneticisi sonra da eski bir denetci (yoneticiligin gunah cikarma kismi bu oluyordu herhalde) olarak neler gordum, neler yasadim anlatamam...Vergi kacakciligi yapan firmalar hem isciyi, hem devleti dolandirmakla mesguller. Fazla mesainin vergisi yok deyip, kayitlarda gostermeyip iscilere mecbur tutuyordu eski patronlarimdan biri ! (Yasal olani bu degil elbette ki) O kizcagiz hesabini duzgun yapsa eminim fazla mesai ucreti cok daha fazlaya gelecektir. Sizin bulundugunuz yerde 30 milyar vergi odeyen (bu da gercek, odemesi gereken rakam degil) minik bir firma ile 500'den fazla calisani olup ust uste zarar gosterip hic vergi odemeyeni gordum ! Bunlar arastirilsa, cozulse, ulke ekonomisi nerelere gelmez, ama ne yazik ki hep calisanlar denetleniyor, calistiranlar denetlenemiyor :(

La Madame Chapeau dedi ki...

:)

Ne iyi bir doktorsunuz siz...
'Doktorluk'unuz nasıldır bilemeyiz uzaktan; ama 'iyi' bir doktorsunuz, bellidir.

:)

İçtenlikle,
Banu