Perşembe, Temmuz 19, 2007
oniki eylül
Bugün kalsiyum preparatı yazdırmaya gelen bir hanıma niçin bu ilacı kullandığını sordum.
“Kemik erimesi başlangıcı varmış bende” dedi.
Anlayacak gibi bir hanım olduğundan, eğer normal miktarda süt ve süt ürünlerini tüketiyorsa dışardan ekstra kalsiyum almasına gerek olmadığını, zaten bu ilaçların da saf kalsiyum içermediğini, Maliye Bakanlığı sadece D vitamini içeren kalsiyum preparatlarını ödediğinden mecburen onların yazıldığını, D vitamininin ciltte güneş ışınları vasıtasıyla sentezlendiğini,
eğer çarşafla gezmiyorsa, hele bizim ülkemiz gibi güneşli bir ülkede D vitamini eksikliğinin gelişmeyeceğini, D vitamini yağda eriyen vitaminlerden olduğundan fazlasının vücuttan kolay atılamayacağını, esasen bu kemik erimesi hastalığının da bir nevi ilaç şirketleri tarafından üretilmiş hastalık olduğunu anlattım.
Hasta ikna oldu, “Peki yazmayalım o zaman . Bizim köyde herkes süt içerdi, hiç böyle hastalık da yoktu zaten” dedi.
Köyünün neresi olduğunu sordum, Tunceli’nin köylerindenmiş. Hayat orada gittikçe zorlaştığından on yıl önce İzmir’e göçmek zorunda kalmışlar. “Ne zorluklar vardı?” diye sordum. “Hem terör örgütü, hem devlet iki yandan sıkıyordu o zaman” dedi. “Açık bakkal yoktu, çocukları okula gönderemiyorduk.”
Köyleri ve çevre köyler hep aleviymiş .
“Orada da cemevleri var mı?” diye sordum.
“Yok; olmadığı gibi 12 Eylül döneminde Kenan Evren bizim oradaki hiçbir köyde okul yokken bütün köylere cami yaptırdı, hepsine imam atadı. Köyde cemaat yok, cami imam var; e nooldu, camileri saman ekin deposu yaptılar, yazık dökülen paralara. İlçe merkezinde bir cami vardı zaten. Biz karışmayız isteyen gider isteyen gitmez, ama bizim köylerde hiç giden yoktu.” dedi.
"Başka neler oldu 12 Eylül'de?" diye sordum.
"Sahipsiz, fakir çocukları yatılı imam hatip liselerine kaydettiler, daha sonra köye döndüklerinde bazı çocuklar hiç imamlık yapmadı, bir kısmı da aileleriyle anlaşamadı" dedi.
Kemikleri güçlendirmek için sadece süt içmenin yeterli olmadığını egzersizin de aynı derecede önemli olduğunu anlattım, düzenli yürüyüş yapmasını önerdim, reçete yazmadım.
Fotoğraflar Tunceli'den
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
kenan evren, bülent ecevit' in ölüsüne gelmişti. o geldi biz gitmedik. ecevit için kendince bir çok söz söyledi. ulucanlar şimdi müze olacak. ulucanlarda yattı bülent ecevit. Turan Güneş' in cenazesine katılamasın diye içeri alındığı söylendi. acılarla büyünmüyor. acılar yalnızca yakıyor. metin ulucanlar da yatarken kızı gülsüm doğuyor. söylnecek söz çok, acılarımıza iyi gelmiyor. "amerika dostumuz kurban olsun postumuz" ana söylemleri olanlar vardı o yıllar.
80 kuşağı olarak tv'lerde 12 eylül dönemi filmlerini pek bi seviyoruz belki...masal gibi...kurguu güzel...yaşarken hiçte öyle olmamış tabiii.....
olarak darbeyi görenlerin, kenan evren döneminde islamiyeti yükseltmek için yapılanlara bakması gerekir.balık hafızalı olunca bugünün temellerinin nereye gittiği de hatırlanamıyor maalesef...
Demek, o kocaman vitamin hapları şirketleri, bu kadar büyük bir balon ha? Vay canına! Bunu öğrendiğim iyi oldu. Ayrıca şerki için de çok teşekkürler.:)
Bana amerika'dan her gelisimde bir dolu vitamin ismarliyor herkes. amerika'nin vitaminleri farkediyormus! Daha iyiymis!!! Ben gelirken kendi kutumu evde unutmusum, burada eczaneden vitamin alacagim. Bana Amerikan markalarini satmaya calisiyorlar. yok, dedim, en ucuzundan yerli birsey yok mu yahu? Surat burusturarak verdi bir Supradin.
www.elifsavas.com/blog
80 den beri gidişat ne oldu ki geldiğimiz nokta iyi olsun. Deveye neren eğri demişler nerem doğru ki demiş.
'Bu alevilerin sayısını azaltmak lazım.Napalım?İmam Hatiplerde okutalım,sunnileştirelim.PKK ile nasıl mücadele edebiliriz?Hizbullah'ı destekleyelim,hatta aralarına katiller sokuşturalım,Kürtleri doğrasınlar.İslamcılar da çok oluyor.Hizbullah'ın gömdüğü cesetleri çıkaralım, bir taşla iki kuş vuralım.'
Devam edin bakalım.
İyilik elbette bir gün kötülüğü yenecek!
Yorum Gönder