Pazartesi, Mart 30, 2009

ebeveynlik





Bugün ortayaşlı emekli bir öğretmen uykusuzluk yakınmasıyla başvurdu. Son zamanlarda canını sıkan bir şey olup olmadığını sordum, y

"Yok" dedi
"Gününüzü nasıl geçiriyorsunuz, dışarı çıkıyor musnuz?” diye sordum
“Pek çıkamıyorum. Benim spastik bir oğlum var, onu yalnız bırakamıyorum” dedi
30'lu yaşlardaki oğlu doğuştan spastikmiş. Konuşamıyor, yürüyemiyor, hareket edemiyormuş.


“İletişim kurabiliyor musunuz?” diye sordum
“Gözlerimizle” dedi, “Herşeyini anlarım, çok sevişiriz. Ben sürekli onu mıncıklarım, biraz sert seviyorum, onun da hoşuna gidiyor. Mesela yemeğini getirdim, önce mutlaka onu seveceğim, okşayacağım, çok mutlu olur. Sonra tamam artık yemek zamanı deyince ses tonumdan anlar, ısrar etmez” dedi
"Başka çocuk yapmayı düşünmediniz mi?” dedim


“Düşünmedik artık. Çok emek vermek gerekiyor. Babası her gün işten gelince onu kucağına alır gezdirir. Ortamıza oturturuz, birer elini tutarız, o zaman çok mutlu olur. Bir babasına, bir bana bakar durur. Denizi çok sever, onun için minibüs aldık. Malum yazlık ev olsa denize kadar taşımamız zor. Yazın deniz kıyısına gidiyoruz, denizde çok mutlu oluyor” dedi.


Muayenesinde uykusuzluk dışında depresyon bulgusu olmadığından Unisom tablet 1x1 gece yazdım ve böyle zor bir durumda ruh sağlığını koruyabilecek kadar pozitif bir insan olduğu için kendisini tebrik ettim, daha önce duyduğu ama izlemediği Sol Ayağım filmini mutlaka izlemesini önerdim.

Son fotoğraf filme uyarlanan Sol Ayağım adlı kitabında kendi hayatını yazan Christy Brown.

10 yorum:

aysema dedi ki...

Sol Ayağım, çok doğru bir uyarı...
Sadece hastanız değil,herkesin okuması gereken bir yapıt...

Saygılarımla...

YOSUN dedi ki...

Allah hepimizin sabrını çok çeşitli yollarla deniyor.Evlad!Allah kimseyi evladıyla denemesin!Çok zor bir durum!Allah sabır versin bu saygıdeğer meslektaşıma da.İnsanoğlunun yaşayabileceği en büyük acı evladını kaybetmesi ya da onun mutsuzluğunu,acizliğini hergün seyretmesi.Çok güçlü bir yüreği olmalı bu durumda.Ona Allah'tan sabır,evladına da acil şifalar diliyorum.İnsan böyle durumlarda bir mucize olmasını ne kadar istiyor.Çok duygulandım şimdi...Her zaman olduğu gibi halimize şükretmeliyiz gene.Şükürler olsun sana ya Rabbim...

A. Murat Eren dedi ki...

İnanılmaz gerçekten. Bu fedakâr ebeveynler için üzülmemek, onlara acıma hissi yerine saygı duymak benim için hep çaba gerektiren bir şey oldu.

İnsan canlısı bir yanda fani çıkarlar uğruna on binleri gözünü kırpmadan öldürürken diğer yanda tek bir kişiye hayatını adamaktan geri kalmayabiliyor; evrimin özünde ne kadar çıkarcı bir bağıntı üzerinden işliyor olduğuna bakıp şaşırmamak elde değil.

İnsanı bu sevgi, anlayış ve acıma duyguları ile bezeyen hormonlar, karşısındaki kişi dünyadaki genetik mirası olmadığı durumda da salgılanabilirdi pekâla..

Evrenin kalanı ile kıyaslandığında var olduğundan bahsetmeye bile değmeyecek kadar küçük bir gezegendeki kısacık ömrü bu ironiye şahit olarak yaşamak kadar üzünç bir şey var mı, bilemiyorum.

BlahBlah dedi ki...

anne.

Unknown dedi ki...

ne kadar sabırlı anne baba daha da sabır diliyorum onlara demek ki onların da kaderi bu...
üzüldüm :(

chroma dedi ki...

Allah uzun ömür versin bu anne babalara. Onlar hayattayken bakımını yapıyorlar ama ya sonra? Keşke bir çocuk daha yapsalardı, en azından gözleri arkada kalmazdı, evlatlarını emanet edebilecekleri bir kardeşi olurdu.

herşeyden azıcık dedi ki...

O kadar kötülüğün içinde bu kadar güzel insanlar karda ilk çıkan çiçekler gibi.Allah hepsinin gönlüne göre versin.sevgiler.

erdemkursat dedi ki...

zaman gazetesindeki roportajda (gazeteyi de yazıyorum rahat kategorize edilsin deyu) anne şöyle diyordu : Allah beni bir cennet kuşunun dünyadaki gözeticisi yaptı.
çocuğu olmayanın anlaması zor bir olay !

La Santa Roja dedi ki...

Bu kadar sabır, bu kadar anlatış, özveri ve emek... Anne olmadan anlayamayacağım sanırım.

Haccecan dedi ki...

ayağının altına cennet serilmiş bir anne... ne mutlu ona...