Çarşamba, Mart 11, 2009
askerlik
Bugün emekli havacı bir subayı tansiyonu nedeniyle muayene ederken sıkıntısı olup olmadığını sorunca muayeneyi izleyen eşi müdahele edip
“Haberleri izlerken çok ağlıyor” dedi
“Ne tür haberleri izlerken ağlıyorsunuz?” dedim
“Şehit haberlerini, hava operasyonlarını. Dile kolay ben yıllarca havaalanında subaylık yaptım, o genç teğmenlerin ilk iniş kalkışlarını izledim, kimisi kaza yaptı, pistten çıktı, uçağı burnu üzerine dikti, gittik kurtardık.” dedi
“Uçağı kıran pilot ceza alıyor mu?” diye sordum
“Eğer eğitim sırasında ise uçuştan ayırılır, pilot olduktan sonra kaza yaptıysa aynı sivil havacılıktaki gibi kaza kırım heyeti oluşturulur, olay incelenir, nadiren de olsa pilotaj hatası varsa uçuş kurulunun önüne gelir. Kurul pilotun geçmişine uçuş tecrübesine göre karar verir” dedi
“Pilotun hatasından kaynaklanıyorsa maddi bir tazminat istenmiyor mu? Sonuçta devlet malına zarar verilmiş oluyor. Bildiğim kadarıyla trafik lambasına çarpsan parasını icra yolu ile alıyor devlet” dedim
“Valla ben hiç öyle pilottan tazminat istendiğini duymadım” dedi
“Kaç yıl çalıştınız?” dedim
“Askeriyede 31 yıl çalışılıyor, 51 yaşında albayken kırmızı kart gösteriyorlar. En verimli çağında sudan çıkmış balık gibi kalıyorsun. Çalışayım desen de sivillerle anlaşamıyorsun. Ben aslında asker yapısında değilim. Lisede hem öğretmen okulunu, hem harp okulunu kazandım. Öğretmenim 'Sen asker olamazsın' dedi, askeri okula gittim, mezun olunca kıyafetimle kılıcımla elini öpmeye geldim.
‘Bak olamazsın demiştiniz oldum’ dedim.
Bana baktı ‘Sen asker olmazsın’ dedi.
Çok sonra binbaşıydım, komutan telsizden bir kavga duymuş, tahkikata beni gönderdi. Ben ikaz verecektim ama komutan da duyduğundan kabul etmedi illa da hapis vereceksin dedi.
O zaman anladım, askerlik sertlik gerektiriyor, ben gerçekten asker olmaya müsait değilim yufka yürekliyim” dedi
Son iki fotoğraf Genelkurmay başkanlığından emekli olamayan Kenan Evren
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
yumuşak + asker.
ilginç.
bir askerin sivil hayata alışamamasını nedense uzun yıllar hapisanede kalan bir insanın dışarıya çıktığında sivil hayata alışamamasına çok benzetiyorum..."Esaretin Bedeli" filmindeki 40 yıldır hapis yatmış yaşlı bir amcanın hapishaneden çıkmamak için cinayet işlemeyi bile göze alması geliyor aklıma...
zor iş gerçekten, ama yine de subayların faydalanabildikleri imkanları gördükçe arada özenmiyor da değilim...
yazı için teşekkürler...emeğinize sağlık!
Meslekteyken çok düşünüyorsunuz, emekli olduğumda çok rahat bir yaşam süreceğim, balığa gidip, bütün gün istediğim her şeyi yapacağım gibi düşüncelerle zaman geçiyor ama, emekli olduktan sonra kendinizi başka işlere veriyorsunuz, çiftçi olan da politika yapanda, ama ben yinede emekliliğimde balık tutup, ava gitmeyi, mangal partileri ve boş günleri düşlüyorum... inşallah
ismail
SLM BLOGUNUZ COK HOŞUMA GİDİYOR FIRSAT BULDUKÇA UGRAMAYA CALIŞIYORUM.BU ARADA DA TIP BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN BEN DE BIR TIP CALIŞANIYIM.SEVGİLER....
Askerlerin sivil hayata alışamamalarının nedeni sadece as üs kavramı,emir altından bir anda çıkmak değil aslında.Bir sabah uyanıyorsunuz,Türkiye'nin dilediğiniz,yerleşmek için seçtiğiniz şehrindesiniz.Çocuğunuzun toplantısına,gösterisine gitme lüksünüz var,düzenli aralıklarla memleketin bir köşesinden bir köşesine gitmek yok,göçebelik bitmiş,gece birisi sizi aniden arayıp dağa da çağırmıyor,ben uyursam geri kalanların güvenliği ne olur diye düşünmekten de azad edilmişsiniz.Buna alışmak kolay değil.
Faydalandıkları imkanlara gelirsek herkesin abarttığı kadar onlara sunulan süslü imkanları yok.Türkiye'nin en güzel yerinde kampları var.Bir köşede eğlenen birileri varsa diğer köşede hergün çatışma sesleri ile uyuyan subay eş ve çocuklarının donuk bakışları da var.Birinin eğlencesi diğerinin hüznüne karışıyor çoğu zaman.Gerçekten çok zor bir iş...
Fakat dikkatimi çekti, öğretmen haklıymış... İnsan ne olursa olsun hiç gidip de öğretmenine sen öyle demiştin ama bak yanıldın der mi yahu. Ne yazık... Her şey ters şu memlekette...
Kıyamam ben ona ama ağlamasın...
Yorum Gönder