Cuma, Mart 20, 2009

yoğurt





Bugün sık idrara çıkma yakınmasıyla başvuran bir gıda mühendisine son çıkan yoğurt kodeksini sordum.

Hiç iyi olmadı, bundan sonra isteyen nişasta ile bile yoğurt yapabilir” dedi

“Piyasadaki yoğurtları nasıl buluyorsunuz?” dedim

“Çok fazla koruyucu madde katılıyor, ama hiç olmazsa süttten yapılıyordu” dedi

“Geçenlerde dolabın dibinde unutulmuş bir yoğurdu 2 ay sonra açtığımda hiç bozulmadığını gördüm, nasıl oluyor bu?” diye srodum

“Üzeri yapışkan jelatinli, hava sızdırmaz kapta ise olabilir. Çünkü o aralıktaki modifiye atmosfer, oksijen içermiyor ve karbondioksit oranı yüksek, mikroorganizmaların üreyemeyeceği bir ortam oluşuyor. Normalde insana zararı olmaz ama uzun süre beklerse karbondioksit yoğurda geçip biraz acı bir tat verebilir” dedi

“Hayır 2,5 kiloluk normal kaptaydı” dedim

“O zaman antibiyotiktendir. Ben daha önce bir süre büyük bir markanın yoğurt fabrikasında çalıştım. Delvosit diye, Nisin diye yoğurda katılan antibiyotikler var. Hem öyle ölçülü de değil, göz kararı içine bol bol atılıyor. Marketler 10-15 gün raf ömrü istiyor, başka türlü nasıl sağlayacaklar” dedi.

Tahlilleri ve muayenesi olağan olduğundan sık idrara çıkmasının stresten olabileceğini söyledim ve stresle mücadele etmek için spor yapmasını önerdim.

18 yorum:

Unknown dedi ki...

neler yediriyorlar bunlar bize ya,evde yapıcam bundan sonra kesin..

Adsız dedi ki...

Her ne kadar Derya Baykal reklama çıkıp "ay olur mu siz çocugunuza açık sütten yaptığınız yogurdu mu yediriyorsunuz" dese de evet ben de çalıştığım kurumdan güvenilir açık süt alıyorum. Ve kendim mayalıyorum yoğurdumu. Mayası ise maalesef hazır yoğurt oluyor...
Yaz aylarında annemlerin yayladaki yazlığına gideriz ve köyden günlük süt alırız sütü içerken tereyağ tadını da alırım heleki süt kaynadıktan sonra biraz bekletirseniz çıkacak kaymağa şaşırırsınız.
Ya biz neye güveneceğiz şaşırdım. Yaşamamız tesadüf oldu artık.
Yasemin

b. dedi ki...

efendim ne zamandır bu konuyla ilgili bir şeyler yazmak istiyordum, sizinki harika bir işaret olmuş! uzun zamandır bendeniz yoğurdumu evde imal ediyorum, hatta maya olarak da kefir kullanınca ev yoğurdu harika oluyor, tavsiye ederim.

Belgin dedi ki...

Igrenc bi sey bu yaptiklari, koyduklari antibiyotiklere alisiyor vücudumuz, hastalandigimizda da bir ise yaramiyor artik antibiyotikler. Düpedüz sagligimizla oynuyorlar, en iyisi kendi yiyecegimizi kendimiz yapalim.

Hatchipu dedi ki...

benim annem evde yogurdu kendisi yapiyor..

maya icin satin aliniyor elbette fakat sadece mayalik oldugu icin daha kalitelisinden aliyoruz.

zaten bi dahaki seferlerde bi kac sefer kendi yogurdunuzla yeni yaptiginiz yogurdu mayalayabiliyorsunuz.

Adsız dedi ki...

Hangi marka 2 ay buzdolabınızda bekleyip bozulmayan yoğurt?Bir de sık tuvalete çıkma problemi için ne dediniz hastanıza?

MorDurak dedi ki...

tuketicilerin amaci sut urunlerine hormon takviyeleri ve kimyasal katkilarla aslinda, bu tur urunlerin raf omrunu uzatmak ve daha fazla kar elde etmek icin insan sagligiyla oynuyorlar. Faydali bir besinin , sonra zararli bir hal aliyor.
"yogurt koydum dolaba ellere vay"
sanayi yogurtlara hayir!
evde yogurt yapimina evet

Dişi Kuş dedi ki...

Eşim bu konuda çok takıntılı. Bir ara her ürünün üzerine basılan üretim (bazı markalar bunu basmıyor bile) ve son kullanım tarihlerine bakıp raf ömrü en kısa biçilenleri alıyordu, "bunlara daha az katkı koymuşlardır" diye. Acınacak haldeyiz resmen yediğimiz herşey suni,ilaçlı, katkılı :(

tahirius dedi ki...

gözümün görmediklerine çok kafayı takmıyorum artık, yoksa aç kalırız :))
ancaaakkk; öyle yurtdışındakiler gibi, tatsız tussuz, üstelik de daha cıvık yoğurt yemek istemiyorum. gıda kodeksinin derhal değişmesi ve yoğurdun kıvamının eski haline döndürülmesi gerekiyor.

Adsız dedi ki...

Gerçekten çok kızıyorum. Hayatımıza bu katkı maddelerini, hormonları, tarım ilaçlarını, genleriyle oyanmış her birşeyi sokan mantığı, sistemleri ve insanları parçalayabilirim.
Çocuğuma yoğurt verirken iyilik mi yapıyorum kötülük mü...
Ya yumurta: tavukların bilmemkaçtane iğne olduğu söyleniyor..
gerçekten insanın faşist çevreci olası geliyor
Ben de artık kendi yoğurdumu ve ekmeğimi kedim yapıyorum...da daha neler neler var

Adsız dedi ki...

Islem gormemis, icine antibiyotikler katilmamis sut icin burayi okumak isteyebilirsiniz:

http://www.pi.web.tr/?p=3230

Yazilarinizi cok begenerek takip ediyorum, blogunuzu seviyorum.

Serra

Kağıttan Gemiler dedi ki...

Üretmeden tüketmenin sonucu bunlar hep. Eskiden evlerde yapılırdı tarhana, salça,turşu, yoğurt ve daha sayamayacağım pek çok yiyecek. Ama sonra zamanın para olduğunu öğretti birileri bize. Biz de zamanla kazandığımız paraları satın almak için kullandık hep. Zamanla sağlığımızı kaybedeceğimizi düşünmeden.

lemur dedi ki...

çocuklarımın doktoru onlara evde mayaladığım yoğurdu yedirmemi söyler her seferinde ama bu kadar ayrıntılı açıklamamıştı,yoğurtlara antibiyotik koyacakları aklıma bile gelmemişti.paylaşımınız için tşk.

YOSUN dedi ki...

offffff!Neler duyuyor insan neler...Bu konuda beni etkileyen en önemli duyumumu paylaşayım ben de izin verirseniz.Artık fındık fıstık gibi çerezleri kabuklu olarak alıp kendim çıkarıyorum içini.Alacağım bisküvi,pastalarda da olmamasına dikkat ediyorum,çukulataları bile sade alıyorum.Nedenine gelince...Bir fındık fabrikasında çalışan bayan işçinin arkadaşlarımla paylaştıkları...Hani fabrikalarda hareket halindeki tezgahlar vardır ya,işçiler önlerindeki tezgahtan geçen ürünleri takip eder,ayıklarlar.İşte fındık içi çıkaran fabrikalarda bu tezgahlarda,fındıklar arasından sık sık geçen ölü fareler de kuyruğundan tutulup atılıyormuş ne yazık ki.Tabi fındık içleri de hiçbir şey olmamış gibi paketlenmeye devam ediliyormuş.Bu çok doğal bir şeymiş!Ne yazık ki!Bunu paylaştığım için kızanlar olabilir belki bana!Ama eminim bilmek isteyenler de olacaktır!Keşke böyle şeyler hiç olmasa da biz de paylaşmak zorunda kalmasak...

aysema dedi ki...

Bunlarla tek tek başedebilmemiz çok zor. Eskiden Türk Standarları Enstitüsü(TSE) diye bir kurumumuz vardı, ne yapıyorlar, bilen var mı?

Herkes görevini yapsa ne güzel olur. Halkın sağlığıyla oynamaya kimin, ne hakkı var?

Hadi biz büyükler dikkat ettik her şeye diyelim. Ya çocuklar? Sadece yoğurtla bitmiyor ki...

Gökhan dedi ki...

Soran insanın hastasıyım, nefis bir blog olmuş bu, elinize sağlık.

alis dedi ki...

Çalıştığım şirket havlu üreticileri ile iş yapıyor. Havlu üreticilerinden birinin söylediğine göre yoğurt üreticileri havlu artıklarını almak için kapılarında kuyruğa giriyormuş. Çok düşündüm ama havlu ipliklerinin yoğurdun neresinde kullanıldığını bulamadım..

devince dedi ki...

merhabalar.Sayfanızı beğenerek takip ediyorum.bizlerle bu bilgileri paylaştığınız için teşekür ediyorum.
Herşeye katkılı ve yapay.Neden denetlenmiyor ki gerçekten bu tür şeyler.