Salı, Kasım 29, 2005

kıyı balıkçılığı


Haftasonu Mordoğan'ın dağlarına tırmandık, bu vesileyle geçen yaz Mordoğan'da muayene ettiğim bir amatör balıkçı, emekli assubay'dan öğrendiklerimi paylaşmak istedim. İlaç yazdırmaya gelen E. assubay oldukça sinirliydi, sinirini balık tutarak atıyormuş. Geçen kış bir kova levrek yakalamış,bütün komşulara dağıtmış.Hem de bir kova balığı ardıç plajından tutmuş. Bilmeyenler için Ardıç kıyısı da, denizin içi de tamamen kumluk bir bölgedir.Kendi yaptığı oltaları kullanıyormuş. Levrek meraklı hayvanmış,bu nedenle iğnelere hisarönünden aldığı parlak boncuklardan takıyormuş. Bir de misinayı 15 metre açıyorsa, bunun 10 metresi sahilde, beş metresi denizde kalıyormuş. Önemli olan balığın balıkçının gölgesini görmemesiymiş,bu nedenle gidip taaa duvarın dibine oturyormuş. Bir de bir kova levreği sabahtan akşama kış günü plajda tek başına oturarak tutmuş, bira da içmemiş!

Perşembe, Kasım 24, 2005

belediye otobüsü şöförlüğü


Bugün astım hastası bir emekli ESHOT şöförünün ilaçlarını yazdım.Özellikle bisikletle giderken ESHOT şöförlerine illet olduğumdan hastaya neden şöförlerin yolculara kötü davrandığını,sürat yaptığını ve kırmızı ışıkta hiç durmadıklarını sordum. İş yoğunluğundan çok sinirli oluyorlarmış. Hem biletçi hem şöför olmak zor geliyormuş, pasolar doğru düzgün gösterilmiyormuş. Size hizmet içi eğitim verilmiyor mu diye sordum.Veriliyormuş,altı ayda bir psikolog ders veriyormuş,ama ilgilenmeyen ilgilenmiyormuş. Eğer saati ve numarasıylaşikayet edersek üç yevmiyesi kesilirmiş, üç kere şikayet edilen de işten atılırmış. Otobüse çiçek koyanlara 7'ci denirmiş. Otobüs onlara zimmetliymiş,sabah 7 den 14' e kadar çalışır otobüsü kapatırlarmış, onlardan başkası o otobüsü kullanamazmış. 25 yıldır sigara içiyormuş, 20 gün bırakmış,ama bayramda yeniden başlamış. Azalttığını söyledi.
Sigarayı azaltmanın hiçbir anlamı olmadığını,kısa sürede eskisinden fazla içmeye devam edeceğini,bıraktıktan sonra sigarayı eline dahi almaması gerektiğini,bıraktım diye havaya girerse hemen yeniden başlayacağını,sigarayı asla yenemeyeceğini, sürekli teyakkuzda olması gerektiğini anlattım, ilaçlarını yazdım.

Salı, Kasım 22, 2005

çekirdek


Bugün yan sağlık ocağından konsültasyon için gönderilen 72 yaşında hipertansiyon hastası bir teyzeyi muayene ettim.Teyze Yunan vatandaşıydı. İskeçeliymiş. '74 te Kıbrıs savaşı çıkınca büyük oğlu askere gitmek istemediğinden Türkiye'ye kaçmış,ardından da küçük oğlu.Oğlanlar buraya yerleşince '82 de de ailecek göçmüşler. Kocası 25 yıl Atina'da inşaat işçiliği yapmış, emekli olmuş, maaşı kesilir diye Türk vatandaşlığına geçemiyorlarmış. Eşi üç ayda bir kendisi de her sene çıkıp giriyormuş ikamet iznini uzatmak için. Kıbrıs savaşı ve sonrasında Yunanlılardan bir fenalık görmemişler. 'İyi insanlar onlar' dedi.

Monopril plus 20mg. kullandığı halde tansiyonu 180/110 idi. Tuz yememesini söyleyince 'hı hı' dedi ama ayçekirdeği de yemeyeceksin deyince beyninden vurulmuşa döndü, her akşam yiyormuş. Hiç olmazsa tuzsuz yemesini söyledim ama pek ikna olmadı.Tedavisine Adalat chrono 30 mg. ekledim

Pazartesi, Kasım 21, 2005

mübadele

Bu yazı için tavsiye edilen müzik:

http://media.putfile.com/zeybekiko-laterna













Bugün tansiyon hastası 91 yaşında bir teyzeyi muayene ettim:

1922 mübadelesinde Midilli'den Ayvalık'a göç etmişler. Sekiz yaşındaymış gemiye bindiklerinde.Binerken çok arbede olmuş , herkesin üstünü arıyorlarmış. Erkekler kadınların üstünü aratmak istememişler, gemi bir türlü kalkamamış. Ayvalık'a varınca iskeleden herkes dağılmış, beğendiğiniz eve (rumların terkettiklerievlere) yerleşin demişler. Herkese de 10-15 tane zeytin ağacı vermişler.Çok yoksulluk çekmişler,zor günlermiş.Hala da dönüp Midilliyi ziyaret etmemiş.Oğlu götürmeye niyetlenmiş bir kere ama hastalık engel olmuş.Hala gitmek istiyordu, 'kısmet' dedi. Tansiyon ilacını değiştirdim, tuz yememesi gerektiğini anlattım.
Dua ederek gitti.

Perşembe, Kasım 17, 2005

çaycılık

Bugün kum döken bir çaycıyı muayene ettim:




1 kilo çaydan 200-250 bardak çay çıkarmış.Sadece Çaykur Rize çayı kullanırmış.Diğer tüm çayları denemiş,en iyisi buymuş. Azalan çayın içine biraz karbonat koyarsan, veya daha kabartırken bir çimcik tuz veya iki kesmeşeker atarsan simsiyah çay olurmuş ama tadı güzel olmazmış. İyi çay içmek istiyorsan çayı soğuk suyla yıkayıp , demledikten sonra sıcağa değdirmeden 5 dk sonra içmek lazımmış.Başkasına ait çay ocağının işletmesini üstlendiğinden Bağ-Kur kaydı yokmuş.Yeşil kartı vardı. Buscopan draje yazdım.