Cuma, Kasım 28, 2008
yeni SUT*
Bugün bir eczacı kalfası, sigortası olmayan bir çocuğun reçetesini düzelttirmek için geldi.
" Reçetede karalama olmasının ne zararı var? Bu çocuğun sigortası yok, nasıl olsa ilaçları kendi parasıyla alıp reçete de kendisinde kalmayacak mı?" dedim
"Yeni SUT ile Ekim başından itibaren sigortası olmayan, 18 yaşına kadar tüm genç ve çocukların ilaçlarını devlet ödüyor, sadece % 20 katılım payı alınıyor" dedi
"Ne gerekiyor bunun için?" diye sordum
"Sadece kimlik numarası. 18 yaşın altında olduğunu ispatlayınca ilaçları veriyoruz" dedi
"Başka bilmediğimiz bir yenilik var mı?" diye sordum
"Eskiden gebelerin demir ilaçlarından yüzde alınmıyordu, artık alınmaya başladı" dedi
*Sağlık Uygulama Talimatı
Perşembe, Kasım 27, 2008
ev değişimi
Bugün epeydir görüşmediğim bir doktor arkadaşıma rastladım.
Laf arasında “Geçen yaz 1 aylık iznimi St Tropez’e de geçirdim” deyince,
“Pahalı değil mi oralar?” dedim
“Yok ev değişimiyle gittim, çok şahaneydi, seneye yine giderim” dedi.
Bir ev değişimi sitesinden anne babasının Gümüldür’deki 80 metrekarelik yazlık evini, Fransa St. Tropez’ede deniz kıyısında 400 metrekarelik müstakil havuzlu villayla değişmiş.
Evleri aynı anda değişebileceğin gibi, sırayla da gidip gelebiliyormuşsun,
”Biz iki gün kaymalı tarihlerde değiştik” dedi.
“Ayıp olmadı mı? Evler biraz dengesizmiş” dedim
“Hayır çok memnun kaldılar, seneye yine gelmek istiyorlar. Türkiye ucuz deniz tatili sunduğundan meraklısı çok, ben oraya mı gitsem buraya mı gitsem diye epey aday arasından seçtim bu evi” dedi.
“Para ödeniyor mu?” diye sordum
“Benim gittiğim site kayıt için 70 lira mı ne alıyor da sahibi benim hastam olduğundan benden para almadı. Ev değişince de bir ücreti var ama haber verirsen...” dedi
"Kız arkadaşınla mı gittin?" dedim
"Pastaneye simitle gidilir mi" dedi
Çarşamba, Kasım 19, 2008
işkembe paça
Bugün Sivas’lı bir hasta kan tahlili sonuçlarını almaya geldi.
Kollesterol düzeyinin eski tahlillerine göre düştüğünü görünce:
“İyi perhiz yaptınız herhalde” dedim.
Biraz sıkılarak:
”Valla Doktor Bey, ne yalan söyleyeyim, ben geçen ayı memlekette geçirdim. Bizim Anadolu’nun yemeklerini yedim. Biraz da sıkıntım vardı. Yaşlı bir kadın bana 'sıkıntın varsa işkembe paça çorbası iç, hem sıkıntını alır, hem de bedene dinçlik verir’ demişti. Her sabah işkembe paça çorbası içtim. Bol kebap köfte yedim. Bizim oranın köfteleri buradaki gibi ufak değil, kocaman kocaman, dört tane yedin mi doyarsın. Döner yedim, küçücük bir alanda 11 dönerci saydım, dönerleri de o kadar büyük ki, kol sarmaz. Saat 3’te hepsi bitiyor. Lüks bir lokanta var, dönerin üzerine tereyağını döküyor, yanında peskutan çorbası getiriyorlar; ayranlı yarma buğdaylı, orda yedim içtim, perhiz falan da yapmadım.” dedi
"Paçayı nasıl yapıyorlar orada?” diye sordum“Buradaki gibi söğüş kesip koymuyorlar, gerçek paçayı haşlıyorlar. Kara paça dediğimiz derisi üzerinde ütülenmiş paçadan yapılıyor, ayrıca derisi soyulmuş beyaz paça da oluyor, özellikle belirtmezsen karışık gelir” dedi
Değerleri normal olduğundan ilaç yazmadım, ve bildiği gibi yemesini önerdim.
Hastanın iştahlı anlatımı canımı çektirdiğinden akşama kelle paça çorbası yapmaya karar verdim
İlk fotoğraf: Diyarbakır'da paçacı
Pazartesi, Kasım 17, 2008
kesme çiçek
Bugün ek iş olarak çiçekçide çalışan bir öğrenci öksürük yakınmasıyla başvurdu.
Geçenlerde evlenme yıldönümümüzde eşime aldığım çiçekler çok pahalı geldiğinden
"Neden çiçekleri bu kadar pahalı satıyorlar?" diye sordum
"Kesme çiçek sektöründe kar oranları çok yüksek oluyor, %200-300 kar koyuyorlar, neden ben de bilmiyorum" dedi
"Çok fire verdiğinden olabilir mi, solan çiçekler atılıyor mu?" diye fikir yürüttüm
"Pek bayatlayıp da atılan çiçek olmaz. Soğuk dolapta tutunca çiçekler bir hafta dayanır, ondan sonra da şekerle, çamaşır suyuyla yaşatıyorlar. Siz taze diye alıp eve gidiyorsunu, iki günde soluyor. Bir haftalık ömrünü dükkanda doldurmuş çünkü" dedi
"Nasıl çamaşır suyu, şeker?" diye sordum
"Kesme çiçekleri koyduğunuz vazodaki suya bir damla çamaşır suyu damlatırsanız sudaki mikropları kırdığından çiçekler daha uzun yaşıyormuş. Şekerin mantığını bilmiyorum ama suya kesme şeker de atıyorlar" dedi
"Aynı anda mı atıyorlar?" dedim
"Hayır, genelde çamaşır suyu kullanılıyor" dedi
Geçenlerde evlenme yıldönümümüzde eşime aldığım çiçekler çok pahalı geldiğinden
"Neden çiçekleri bu kadar pahalı satıyorlar?" diye sordum
"Kesme çiçek sektöründe kar oranları çok yüksek oluyor, %200-300 kar koyuyorlar, neden ben de bilmiyorum" dedi
"Çok fire verdiğinden olabilir mi, solan çiçekler atılıyor mu?" diye fikir yürüttüm
"Pek bayatlayıp da atılan çiçek olmaz. Soğuk dolapta tutunca çiçekler bir hafta dayanır, ondan sonra da şekerle, çamaşır suyuyla yaşatıyorlar. Siz taze diye alıp eve gidiyorsunu, iki günde soluyor. Bir haftalık ömrünü dükkanda doldurmuş çünkü" dedi
"Nasıl çamaşır suyu, şeker?" diye sordum
"Kesme çiçekleri koyduğunuz vazodaki suya bir damla çamaşır suyu damlatırsanız sudaki mikropları kırdığından çiçekler daha uzun yaşıyormuş. Şekerin mantığını bilmiyorum ama suya kesme şeker de atıyorlar" dedi
"Aynı anda mı atıyorlar?" dedim
"Hayır, genelde çamaşır suyu kullanılıyor" dedi
Öksürüğü için Benical cold tb 3x1 yazdım ve mevism geçişlerinde hastalıktan korunmak bol narenciye tüketmesini önerdimiçin .
Cuma, Kasım 14, 2008
numara taşınabilirliği
Bugün bir Turkcell yöneticisi çocuğunu aşıya getirdi.
"Nasıl gidiyor numara taşınabilirliği?" diye sordum
"Bizim açımızdan iyi başladı, ilk hafta 4 bin abone ayrılırken 50 bin yeni abone kaydı yaptık" dedi
"Ben abonelerin, yıllardır tekel olması nedeniyle kendilerine epey eziyet çektiren Tukcell'i cezalandıracaklarını düşünüyordum" dedim
"Ayrılan 4 bin kişi muhtemelen öyle, ama kalite nedeniyle özellikle Vodafon'dan kaçış var" dedi
"Telefonları iyi çekmiyor diye kırsal kesimden mi?" dedim
"Hayır kaçış özellikle beş büyük şehirde yoğunlaşıyor. Baz istasonlarının kapsitesi şehirlerde aynı anda oluşan yüksek talebi karşılayamıyor, abone çağrı alamıyor, bu nedenle olduğunu düşünüyoruz" dedi
"Tarife kampanyalarınız bana çok karışık geliyor. Biz hazır kartla ayda 100 kontör kullanıyoruz, bize uygun bir kampanya var mı?" diye sordum
"Sizin için en uygunu 50 kontör verip sadece Turkcell'le 2 hafta boyunca kullanabileceğiniz 250 kontör almak olabilir. Genelde kampanyalar ayda 50-60 lira üzerinde harcama yapan abonelere yönelik güzel avantajlar sunuyor. Bizde size göre pek birşey yok, ancak şirket değiştirmeniz lazım" dedi.
İlk resim Türk Telekom'un başarısız girişimi Aycell'in kolleksiyonculara düşen kartları.
Perşembe, Kasım 13, 2008
ekonomik kriz
İzin dönüşü Amerika'daki krizin yarattığı dalgalar polikliniğimin kıyısına vurmaya başladı:
İlk önce eskiden beri hep bakıcısının getirdiği bir oğlan çocuğunu bu kez gıda fabrikasında çalışan annesi getirdi
"İzinli misiniz?" diye sordum.
"Evet, kriz nedeniyle zorunlu izin verdiler, evde oturuyoruz. Satışlar bıçak gibi kesilince bütün depolarımızı doldurduk, odalarımıza, masalarımızın yanına kadar ürettik, fabrikayı kapatıp çıktık. Sipariş gelirse yeniden çalışacağız" dediİkinci hastam geçen yıl açtığı mobilya mağazasınn borçlarını işlerin kesilmesiyle ödeyemediğinden depresyona girmiş bir esnaftı,
"Döndüremeyeceğimi hissediyorum Doktor Bey, 100 bin lira borcum var, geçen gün uyuyayım bir daha uyanmayayım diye düşündüm" dedi.
Kendisine intihar ve ölüm düşüncelerinin depresyon hastalığında sık görülen bir bulgu olduğunu, depresyonun da aynı bronşit ya da yüksek tansiyon gibi bir hastalık olduğunu, ilaçlarla tedavi edilebildiğini, ancak ilaçların etkilerinin 1 ayda ortaya çıkacağını anlattım ve , bu süre içinde kendisine zarar vermeyeceği konusunda söz aldım.
Son hastam gıda çarşısında toptancıydı.
"Sizde nasıl işler" diye sordum
"Tamamen durdu. İçki dışında satılan hiçbirşey yok. Bende bebek bezinden makarnaya herşey var, sadece alkollü içki satılıyor, o da zam gelecek diye herhalde" dedi"Zam mı gelecekmiş?" dedim
"Bu hafta bekliyoruz" dedi
Cumartesi, Kasım 01, 2008
trompet
Son yazıma gösterilen ilgiye teşekkür ederim.
İzinli olduğum için hasta bakmıyorum, bu nedenle geçen hafta tansiyon ilacı yazdırmak için için başvuran bir trompetçiyle sohbetimizi aktararak yazılarıma kısa bir ara vereceğim
Hastama:
“Bu trompetteki üç tuştan nasıl bütün sesleri çıkartabiliyorsunuz?” diye sordum
“Dudağımızı gererek ve trompeti ağzımıza bastırarak ayarlıyoruz. Ağzı yanlardan gerdikçe gerdikçe dudaklar inceliyor, arasından çıkan havanın hızı değişiyor, bu şekilde mesela birince perdeden Si bemol, Re ve Fa sesleri, ve gerdikçe aynı seslerin üst oktavları çıkartılıyor. Tabi bu çok çalışmayla olur. Bizim hocamız bir gün çalışmazsan iki gün geri gidersin derdi. Apartmanda da dik seslerle çalışmak zor, habire geri gidiyoruz” dedi
“Trompetin çıkışına bir şey tutuyorsunuz? O ne işe yarıyor?” diye sordum.
“Onun 4 çeşidi vardır, kimisi sesi wah wah şeklinde çıkarmaya yarar, ya da soft çalacağın zaman orkestraya uymak aleti bağırttırmamak için ‘sürdin’ deriz onu kapatırsın” dedi
"Dizzy Gillepsie'nin yanakları neden o kadar çok şişiyor, sizinkiler gayet normal görünüyor” dedimGülerek:
“Onlar nasıl diyeyim, buranın çingeneleri gibi, hiç ders almadan öğrenmişler. Tekniği bilmediklerinden yanlış çalmaktan kaynaklana bir şey, makbul bir durum değil. Tekniği bilen insanın fiziğinde bir değişliklik olmaz. O adamcağız ses çıkaracağım diye yanakları şişiriyor, trompeti dudağının köşesine bastırıyor, orada da düğme gibi izi çıkmış, bunlar yanlış şeyler” dedi.
“Onun mu trompeti yamuktu, çarpmış da sesini daha çok beğenmiş öyle bırakmış gibi bir şey okumuştum” dedim
“O dediğiniz trompet özel yapım öyle açılıdır, ama bir konser sırasında çarptığı doğru, sesini beğenince düzelttirmemiş, öyle kullanmış.
1956 'daki Amerikan Dışişlerinin düzenlediği turnesinde İzmir'e de geldi, İkiçeşmelik'teki Saray Sineması'nda konser verdi, canlı dinleme fırsatımız da oldu” dedi
Burada da biraz asparagas görünse de, DizzyGillespie'ye özenerek yanlış üfleme sonucu sakatalan bir trompetçi var.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)