Perşembe, Nisan 28, 2011

pazarcılık





Bugün yeni açılacak bir pazar yerinden tezgah almak isteyen bir pazarcı sağlık raporu için başvurdu.
“Ne kadar ödeniyor bir tezgah için?” diye sordum
“9 bin lira istiyorlar. 650 tezgah olduğunu düşünürseniz binanın parasını bizden alıyorlar” dedi
“Bir şeyi merak ediyorum: Semt pazarlarında çok fiyat farkı oluyor. Domates birinde 1 liraysa diğerinde 1,5 lira. Bu fark tezgah ücretinden mi kaynaklanıyor, yoksa başka bir sebebi mi var?” dedim



“Tezgah ücreti üç aşağı beş yukarı aynı. Zengin semtlerde aynı mal pahalı satılıyor, tamamen şişirme bir fiyat. Bir de ertesi gün pazar kurulup kurulmayacağı da akşam fiyatların ucuzlayıp ucuzlamayacağını belirler. Mesela ben malımı Cumartesi satamazsam Pazar satarım. Ama Pazar günü bitiremezsem akşam fiyatını indirip bitirmeye çalışırım, çünkü Pazartesi günü pazar kurulmuyor, mal bozulur” dedi.


Çarşamba, Nisan 13, 2011

inci kefali ve çay




Bugün tansiyounu bir türlü düşüremediğim Van'lı bir hastama
"Siz tuzsuz yeme önerime uymuyor musunuz?" diye sordum
"Valla geçenlerde Van'dan tuzlu balık geldi, onu biraz fazla kaçırmış olabilirim" dedi
"İzmir'de, deniz kıyısında taze balıklar dururken Van'dan gelen tuzlanmış inci kefalini mi yiyorsunuz? Nasıl yapılıyor o?" diye sordum


"Bidonun içine tuzla basıp gönderiyorlar. Yiyeceğin zaman soğuk suyla sabahtan ıslıyorsun. Suyunu değiştire değiştire öğleyin yumuşuyor. Sonra ya tava yapıyorsun, ya mangal. Yanına da bulgur pilavı ve ayran aşı yaparız. Biz ona alışmışız. Üstüne de mutlaka çay" dedi ve ekledi "Gözünü sevdiğimin Van'ı. İzmir'de çay içmeyi de bilmiyorlar komşuluğu da.


Komşunun kapısını çalıyorsun, kapıyı açıp 'Ne var' diyor.
Ne olacak canım sıkıldı çay içmeye geldim!
Çayı da her bardakta daha içer misin diye soruyor, insanın iyice canı sıkılıyor. Eşim biraz sinirlidir, geçende misafirlikte bir, iki sordular çay koyayım mı diye, en sonunda bir kızdı,
'Senin ne çayını içerim, ne başka şeyini' diye bağırdı kalktı"
"Neden kızdı?" diye sordum
"Çay koyayım mı diye sorulur mu? Ben içmeyecek olsam söylerim, yeter diyene kadar koyması lazım" dedi


"Peki, ilk bardağı koyarken soruluyor mu sizin orda?" diye sordum
"Yok, oturunca hemen çay gelir. Doydum yeter diyene kadar sürekli koyulur. Doyan da bardağını yan yatırır" dedi

Kendisine balığın çok faydalı olduğunu ancak taze deniz balığının daha besleyici olduğunu, ayrıca balığı tava değil ızgara ya da fırında pişirmesinin uygun olduğunu anlattım.

Pazar, Nisan 03, 2011

sahte içki




Geçen hafta hapşuruk yakınması ile başvuran bir barmene:
"Nasıl alkol zamları içki tüketimini azalttı mı?" diye sordum.

"Tüketimi biraz azalttı tabi, ama esas sahteciliği arttırdı. Millet kalitesiz içkilere yöneldi" dedi

"Nasıl sahtecilik?" diye sordum

"Doktor Bey bu alkolü içkilerde sahtecilik çok olur. Mesela şimdi moda oldu, sokaklarda 3-5 liraya tekila şatı satılıyor. O satılanın içinde bir damla tekila yok" dedi

"Ne var peki?" diye sordum

"2,5 santilitrelik şatın dörtte biri Bacardi, gerisi ucuz votka ve tonik. Kimse ayırt edemiyor. Zaten bir şişe tekila 70 lira, o fiyatlara satmaya imkan yok" dedi


"Başka ne gibi sahtecilikler oluyor" diye sordum

"Ben çok meyhanede çalıştım. Hemen hemen bütün meyhaneler rakıyı sulandırır, kendilerine bir şişe çıkartır" dedi

"Sulandırılınca beyazlamıyor mu?" diye sordum


"Şimdi standart olarak 12 şişe rakıyı bir kazana boşaltırsın, içine bir şişe ılık suyu yavaşça karıştırdın mı beyazlamaz. Sonra tekrar şişelere doldurup ağzındaki bileziğe de birer damla japon yapıştırıcısı damlattın mı, masada çıt diye açılır. Bunu 12 şişe rakıya 2 şişe su ile yapanlar da vardı. Şimdi yeni bilyeli kapaklardan sonra azaldı" dedi

"Ben de neden garsonlar şişeleri kendileri açıp da masaya bırakıyor diye merak ediyordum" dedim


Hapşuruğu allerjik rinit vasfında olduğundan kendisine nasal bir kortizon preparatı yazdım ve ilacı özellikle sabah evden çıkmadan, yani çiçek tozları ile karşılaşmadan kullanmasını söyledim.