Pazar, Nisan 23, 2006

kiraz

Geçen hafta Kemalpaşa'dan gelen tansiyon hastası yaşlı bir teyzeyi muayene ettikten sonra kirazları sordum.
Geçen sene tüccar tarlada 7- 8 YTL ye kadar almış, direk ihraç etmiş. Ufaklarını da 1,5- 2 YTL ye manavlara vermişler. Her çeşit kiraz varmış bahçelerinde ama en çok para eden Salihli imiş. Bu sene ürün nasıl olacak dedim. Ağaçların üstü buz gibi çiçek karşılığını verdi.

İlaçlarını repete ettikten sonra yemeklere tuz atmamasını , tuzlu salça kullanmamasını, ve turşudan,tuzlu çerezden kaçınmasını söyledim.

tütünde çalışmak

Her yıl bu mevsimde tütün işine girmek isteyen kadınlar rapor almak için başvururlar. Bu sefer gelenlerden birine işin ne menem bir iş olduğunu sordum. İpe dizili tütünler ipten sökülüp, yıkanıp kurutulup, ayıklanıyormuş. Rengi güzel sağlam olanlar kutulanıp yurtdışına gidiyormuş. Kötü olanlar ise arkadaki başka kutulara atılıyormuş. 'Onlar ne oluyor?' dedim,
'Bilmem gayri, tütün kolonyası oluyordur herhalde' dedi.


Şirket yabancıymış. Geçen sene aylık 1000 ytl' ye yakın para vermişler. Sekiz saatlik üç vardiyada 1000' er kişi çalışıyormuş, iş dört ay sürmüş. Servis varmış, sigorta da yapıyorlarmış. Yalnız yemek için ayrıca para ödemek gerekiyormuş, bu nedenle onu evden götürüyorlarmış.

(fotoğraf Küba'dan: Tütün kurutma kulübesinde ufaklıklar )

Çarşamba, Nisan 05, 2006

belediye encümeni


Geçen gün yakasında kocaman, ortası beyaz bir rozet olan, siyah çizgili takım elbiseli, Underground filmindeki Miki Manojlovic'e benzeyen yakışıklı bir adam mide ağrısı yakınması ile başvurdu. Yakasındaki rozeti sorunca Belediye Encümen üyesi olduğunu söyledi. Yani ne iş yaptığını sordum. Başka bir işi yokmuş. Encümen üyeleri belediye seçimle gelen partili meclis üyeleri arasından seçilirmiş. 25 meclis üyesi,15 encümen üyesi varmış.Meclis ayda bir toplanırmış.Meclis üyeleri toplantı başına 35 YTL alırlarmış. Encümen üyeleri ise götürü usulü, (kaç toplantı olursa olsun) ayda 200 YTL alıyorlarmış. Bir de inceleme komisyonu üyeliği varmış, o da yılda bir toplanırmış, oradan da1500 YTL falan alınırmış. Ayrıca hiçbir sosyal hakları emeklilikleri, sigortaları yokmuş. Gerçekten de hastanın yeşil kartı vardı.

Bu ücretler ve şartlar tüm Türkiye'de aynıymış.

'Peki, siz toplanıp maaşınızı arttıramıyor musunuz?' diye sordum. Yeni yasa çıkmış artık arttıramıyorlarmış.
'Ama başbakanımız düzenleme yapacak' dedi.

Gaviscon liq 4x1 yazdım.

Cumartesi, Nisan 01, 2006

köy öğretmenliği

İki haftalık moladan sonra tekrar Bingöl'deki polikliniğime döndüm.




Bugün bir köy öğretmeni bulantı yakınması ile başvurdu. Karlıova' nın köylerinde üç yıldır eşiyle birlikte çalışıyorlarmış. İlk yıl dağ köylerinde çalışmışlar,şimdi yol kıyısında bir köye inmişler. İstanbul'a bile gidebilmek için (İstanbul en kötü tayin yeriymiş geçim açısından) 10 yıl, İç Anadoluda bir ile gidebilmeleri için 16 yıl çalışmaları lazımmış. Daha önce çalıştıkları dağ köyünde su ve elektrik çok yetersizmiş. Telefon ise yokmuş. Bazen telefon hattını tamir ediyorlarmış ama hava şartlarından hemen yine kopuyormuş. Cep telefonları da çekmiyormuş. Önemli bir haber iletmek gerektiğinde merkeze varmak için 8 saat yol yürümek gerekiyormuş; dağda, karda! Kar bazen çok yumuşak oluyormuş,bu nedenle hedik kullanılamıyormuş. Bir süre karda yüründüğü zaman insanın görmesi azalıyor, her yeri beyaz görmeye başlıyormuş. O zaman kar dolu çukurlara düşmek büyük tehlike yaratıyormuş. Çukur 50 santim olabildiği gibi 3 metre de olabiliyormuş. 4-5 sene önce de bir öğretmeni dağda yürürken kurtlar parçalamış.

Köylülerin davranışlarını sordum: Şimdiki köyde eğer fazla yüzgöz olmazsan iyiymiş, aksi takdirde 'cıvıyorlarmış'. İlk çalıştığı köyde ise hiç saygı göstermiyorlar, çocukları da okula göndermiyorlarmış. Bomboş okulda oturmayı ve yatarak para almayı içlerine sindiremediklerinden tek tek evleri dolaşıp çocukları okula göndermeleri için yalvarmışlar. Çocuklar öğrenmeye hevesliymiş , ama okuldan çıkar çıkmaz ellerine bir dürüm ekmek verip hayvanların başına gönderiyorlarmış, geceyi orada geçiriyorlarmış. Hayatından memnun olup olmadığını sordum. 'Başka gidecek yerimiz yok, zaten gidecek yeri olan buraya gelmez' dedi. Yine de çalışmaktan zevk alıp almadığını, manevi doyumunu sordum. 'Kendini körelmiş hissettiğini, 3 yıl önce mezun olduğunda daha dolu olduğunu, gittikçe yeni bilgiler edinemediği gibi dağarcığındakileri de kaybettiğini' söyledi. Tahililleri temiz olduğundan bulantısının yiyip içtikleriyle aldığı basit bir virüs enfeksiyonundan kaynaklanabileceğini söyledim. Suların kirli olduğunu, kaynatarak içtiklerini ama yine de olabileceğini belirtti. Bulantısı için Metpamid tb., şehre ulaşımın zor olduğunu göz önüne alarak evde bulunması için Novalgine tb, ve Tylol hot poşet yazdım. Elini sıkarak tebrik edip uğurladım.


(Fotoğraf olarak Nuri Bilge Ceylan'ın Kasaba filminde kış günü sınıfın camından bakan öğretmenin fotoğrafını koymak istedim, aradım bulamadım, aynı sahneden başka fotoğraflar buldum. Ayrıca ararken bu sayfayı da buldum: http://okul.blogspot.com/2006/03/revir.html )