
Bugün uzun süredir periyodik muayenelerini aksatmış olan bir hastam içeriye girince
“Kusura bakmayın gelemedim Doktor Bey , içerdeydim” dedi.
Karşılıksız çekleri yüzünden 2 ay tutuklu kalmış.
“Nasıldı hapishane?” dedim
“Allah kimseyi düşürmesin ama ben hiç zorluk çekmedim. Bir kez çocuğum telefonda ağladı, ben de ağladım, yoksa çok rahattım. Zaten ilk gittiğinde seni görünce okumuşsun falan, başka muamele ediyorlar. Beni kütüphaneye verdiler, orada çalışarak geçti. İşçi koğuşu diye bir koğuş var, daha aklı başında olanların kaldığı, orada kaldım, ama içerdekileri bir görseniz,%90’ı suç makinesi, sürekli girip çıkıyorlar” dedi.
“Eskisi gibi koğuş ağalığı, kabadayılık, paranı alma, eziyet falan oluyor mu?” diye sordum
“Bizim koğuşta yoktu. Zaten para vermiyorlar eline. Bir karta yükleniyor belli miktarda paran, onunla da haftada 1 gün alışveriş yapabiliyorsun, sonrasında hep takas. Mesela Malboro 5 lira sayılıyor, veriyorsun, zeytin çay alıyorsun. Arıza çıkartanı da bir güzel benzetip hücreye atıyorlar, o nedenle herkes sakin” dedi
“Bir nev’i askerlik gibi bir şey yani” dedim
“Aynen, ama kafanda oturtman lazım. Ben şunu anladım, herkes her an oraya düşebilir. Ölümlü bir trafik kazasına sebep olduysan kusurun olmasa da dedini anlatana kadar yatıyorsun. İçine sindiremeyenler, kriz geçirip duvarlara yumruk atanlar oldu” dedi
“Onlara ne yaptılar?” dedim
“Onları da hücreye attılar, tam Pardon filmi gibiydi yaa, izlediniz mi” dedi gülerek.
"Hiç zorluk çekmediniz mi yani" dedim
"En çok sigara dumanından rahatsız oldum, çıkma imkanın olmayan bir odada bir sürü kişi aynı anda sigara içiyor, dumanaltı oluyorsun" dedi
"Temiz hava sahası oraya ulaşamamış daha yani" dedim
"Ne yazık ki öyle" dedi
Bu da ikinci fotoğraftaki Tuğba Özay'ın hapishaneden çıkışı sonrası Pınar Öğünç'le söyleşisi.