Salı, Mart 27, 2007

taksicilik



Bugün bir taksi şöförü tırnak batması yakınmasıyla geldi.
Bağlı bulunduğu durağı sordum. Yaklaşık 100 araçlık büyük bir durağa mensupmuş.
‘İsteyen istediği durağa girebiliyor mu?’ diye sordum.
Olur mu, iyi duraklara girmek için 50-60 bin lira hava parası ödemek gerekir’ dedi.

Parayı kimin aldığını sordum, her durağın kurucusu varmış, ona ödenirmiş. Kendi çalıştığı durak gibi kooperatiflerde ise kooperatife katkı payı ödemek gerekiyormuş.

Yeni durak açmak çok zormuş, belediyenin onaylaması için belli metrekarede dükkan, her araca GPS ve telsiz gibi oldukça masraflı pek çok şart gerektiği gibi kolay kolay da onay verilmiyormuş. GPS bir yıldır her araca takılmış , araç başına 500 lira masraf olmuş, herkes kendi cebinden ödemiş, şimdi bütün araçlar merkezden izleniyormuş.
'Durağa bağlı olmak şart mı? diye sordum, değilmiş.
Açıktan da dolaşan pek çok taksi varmış.
‘Zaten durak sistemi yakında kalkacak, yerine Amerika’daki gibi her bölgeye katlı otopark gibi tek bir büyük durak yapılacak, tüm taksiler GPSlerle o merkezden yönetilecek, taksi isteyen orayı arayacak, onlar da en yakın arabayı adrese yönlendirecekler’ dedi.
Lüks araçları taksi olarak kullananları sordum.






Genelde Almancılar yapıyorlarmış.
Bizde de bir E 200 var, adam keyfim istiyor deyip yaptı, onu tercih edenler de fazla oluyor tabi’ dedi.
‘Durakta sıra harici araba seçmek mümkün mü yani?’ dedim.
Söylediğine göre müşteri istediği arabaya binebilirmiş, özellikle yazın artık havalar eskisi gibi olmadığından kimse klimasız arabaya binmek istemiyormuş. Bu yıl sonundan itibaren 8 yaşın üzerindeki arabaların takside kullanılması yasaklanacağından Şahin taksiler yavaş yavaş ortadan kalkacakmış.
Tırnağı için Bactroban pom. 3x1 use ext. yazdım, pansumanla iyileşmezse çekmek zorunda kalacağımızı anlattım, ve özellikle ayak tırnaklarını kavisli değil düz kesmesi gerektiğini hatırlattım.


İlk fotoğraf Havana Küba'dan.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Üstteki taksiyi görünce aklıma geldi, Filipinlerde vardı bu taksiden.Daha doğrusu motortaksi. Valla rüzgar gibi uçururdu Manila sokaklarında yaşlı amcalar. Malezyadada, Singapurda hep Pronto idi taksiler, yanlış hatırlamıyorsam.
Ama Kıbrısın taksileri hep Mercedestir. İlk sene şaşırmıştık ama sonraki zamanlarda alıştık da heralde, İstanbulda şahin taksilere sinir olurduk.
Hey gidi hey...
Birçok ülke gezdik, ama uzakdoğunun o motortaksileri en güzeliydi valla.. Gerçi İngilizlerin o arkası camlı taksileri de bi alemdi, ama:))
egeden

gülsen dedi ki...

Almanyada taksilerin hepsi mercedes marka. Gidis ücretleri cok pahali oldugundan normal bütceli insanlar tarafindan tercih sebebi degil. En iyisi aylik kart alip toplu tasima araclarina binmek. Ama motorlu tasitlar cenneti olan bir yerde kendi tasitiniz olmadan bir yerden biryere zamaninda gecikme olmadan rahatca gidemiyorsunuz. Bu yuzden her calisan insan ilk olarak kendine bir arac ediniyor (eger henuz araci yoksa). Alamancilarin mercedes kullanmasi ve bunlari turkiyede taksi olarak kullanmalari bir extravaganlik(türkcesini bilmiyorum) degil. En büyük sorunsa 40 yildir burada yasayan ve sosyal hizmetlerden yararlanan insanlarin iki kelimeden baska almanca bilmemeleri,tercumanlik gibi bir meslegin yasamasina neden oluyor.
Umarim günün birinde burada yasayan türkiye kökenli insanlar düzene ayak uydurup toplumsal yasamda guzel yerlere gelirler. Yoksa sonumuzu iyi gormuyorum.

Adsız dedi ki...

çok iyi