Perşembe, Mart 08, 2007





Bugünlerde av teskerelerini yenilemek için sağlık raporu almaya gelen avcılarla muayene amaçlı sohbet ederken fişek yapımını ve tavşan avını öğrendim.
Av tüfekleri 600-1500 lira fişeğin tanesi de 30 kuruşmuş. Fişeği kendin de yapabilirmişsin. Av malzemesi satan dükkanlardan barut saçma ve kapsül alıp evde doldurmak mümkünmüş. Önce boş kovana kapsül koyup üzerine işaretli yere kadar barut dolduruluyormuş. Barutu fazla koyarsan tüfeği patlatırmış. Saçmayı istediğin kadar koyabilirmişsin ama normalde 50-60 tane koyuluyormuş. Hepsini koyduktan sonra makinesiyle basmak ve sıkıştırmak gerekiyormuş. Barutun çok cinsleri varmış, bazen sönmüş oluyormuş, o zaman patlamıyormuş. Bir kilo barut 13-14 liraymış.

Tavşan avında köpek şartmış. Köpek tavşanı bulur kaldırır sana doğru koştururmuş. Sen de hayvanın koştuğu patikayı kesip vururmuşsun.
Tavşanı yüzdükten sonra bir gün sıcak suda bekletirlermiş, böylece hem kanı akar, hem de eti dinlenirmiş. Daha sonra parçalayıp güvecini yaparlarmış ki yemelere doyum olmazmış.

Avcılar kulübünde ayrıca vurulan her tavşanın kulağı ilaçlanıp tavanda gerili tele asılıyormuş. Herkes asıyormuş, yani zıtlık (yarışma) varmış.
Dağda sürekli jandarma gezermiş, av teskeresi olmayanlara 1500 lira para ve hapis cezası olduğu gibi en fenası tüfeğine de el koyup geri vermiyorlarmış.

Av fotoğrafları yine Amerika'dan

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Şu av konusunda, ne yaptıysam fikrimi değiştiremedim. Avcılık acımasızlık gibi geliyor bana; ki akrabalardan da hobi olarak avcılık yapanlar var. Ama ben, vejetaryen olmamama rağmen, sıcak bakamıyorum bu işe. Avcılık yapanın ruhunda biraz anarşistlik olmalı bence. Yani normal bi adam, bi canlıyı vurup ölmesini nasıl izleyebilir?
Ama barut yapımı bilgisi çok ilginçti.
egeden

tarkan ikizler dedi ki...

anarşi hiyerarşi karşıtı (an- archi) demektir ve dağda gezen zavallı hayvanları elinde silahla vurup parçalayıp öldürmekle de hiç bir ilgisi yok. yaşamak için zorunlu olmadıkça avlanmayı çok saçma buluyorum ve vicdanım hiç bir şekilde böyle bir şeyi kabul etmiyor... doğa ile başbaşa olmak, piknik yapmak, ağaçları, otları börtü böceği seyretmek, hayvanları doğal ortamlarında izlemek niye yetmiyor da ille de öldürmek istiyorlar bir türlü kafam basmıyor. birçok şeyde olduğu gibi bunda da bende bir gariplik olsa gerek yoksa bu kadar avcı olmazdı...