Pazartesi, Mart 17, 2008

otoyol ışıkları

Bugün soğuk algınlığı için eczaneden reçetesiz aldığı antibiyotiği yazdırmaya gelen, otobanlarda çalışan bir elektrik mühendisine neden geceleri otobanların doğru düzgün aydınlatılmadığını sordum.
“Hırsızlıklar yüzünden” dedi.
Neredeyse hergün hırsızlık oluyormuş, dağın tepesindeki trafolara alarm taktırmışlar, hergün ikaz geliyormuş.
“En son yol kenarında 2,5 metre yüksekliğinde çelik hasırlı betondan trafo yaptık, yine de duvarı kırıp giriyorlar” dedi. “Ne çalıyorlar?" diye sordum
Bobinleri çalıyorlarmış, bir trafoda 3-4 000 liralık bakır oluyormuş.
"Onlar bakırı hurda olarak satıp 3-4000 lira kazanıyorlar ama bize zararı en az 50 000 lira. Çünkü sadece bobinin içinde bulunduğu yağ bile 10 000 lira, akıp gidiyor. Bu bir kuzuyu sadece karaciğeri için kesip ciğerini alıp gerisini atmaya benziyor” dedi. Ayrıca ödenek olmadığı zaman, tasarruf amacı ile de otoyolların ışıklarının kapatıldığı oluyormuş, ama karanlık hırsızlığı daha arttırdığı gibi, çalınan arzalanan yerlerin de vaktinde tespitini imkansız kılıyormuş
Tünellerin girişinde gelen araçların hızını ölçüp,ışıklı ekrandan 'süratiniz şu kadar yavaşlayın!' diye uyarı veren sistemin nasıl çalıştığını merak ediyordum.
“Yan yana iki araba geçerken, aynı anda ikisinin de süratini
nasıl ölçebiliyor? diye sordum.
Yolun üzerine yerleştirilmiş iki loop tel varmış. Her şeridin teli ayrıymış. Aydın otobanında en sağ şeritte yokmuş. Bu teller üzerinden geçen aracın hızını, kilosunu ölçüyor, yasaya aykırı durum varsa arkadan plakasının çekiliyormuş.
“Ceza mı yazılıyor yani?” dedim
“Karayollarının ceza kesme yetkisi yok, ama emniyet isterse bu verilere göre ceza kesebilir” dedi."Peki ilk tele sol şeritte, ikincisine orta şeritte girersen ne oluyor?” dedim.
Gülerek,
“Halkımız zaten keşfetmiş. Söylediğinizi yapmak zor çünkü looplar birbirine yakın ama iki şeridin ortasından gidersen sistem çalışmıyor” dedi

Prensip olarak reçetesiz antibiyotik kullanımına karşı olduğumu, üst solunum yolu hastalıklarının çoğunlukla virüsler tarafından meydana geldiğini, virüslere karşı antibiyotik kullanmanın bir faydası olmayacağı gibi zararı da olabileceğini anlattım ve isteğini yerine getiremeyeceğimi, bir daha muayene olmadan antibiyotik kullanmamasını söyledim, ilacını yazmadım.

2 yorum:

Fifi Croissant dedi ki...

Türk'le evli bir İngiliz arkadaşım var, bizdeki antibiyotik kullanımına hayret ediyor. "İnsan hayatında birkaç kez antibiyotik alır bizde, burada siz aspirin gibi alıp içiyorsunuz, reçetesiz satılmaz İngiltere'de diyor. Bir başka yakın arkadaşım ise burnu aksa, iki hapşırıp tıksırsa pat pat pat yutuverir birkaç antibiyotik tablet...

Bence basit ağrı kesiciler hariç, antibiyotik vb ilaçlar reçetesiz satılmamalı. Yoksa bizim insanımız kendi kendine hep doktorculuk oynar gibi geliyor bana.

Adsız dedi ki...

Ben bu kadar guzel bir blog dizisi okuduguma inanamadim :)
Burayi nasil bulduguma da siz inanamazsiniz :)
Ve sizin blogunuzu surada tavsiye etmezsem hainlik olurdu.
http://www.annecocuk.com/modules/newbb/viewtopic.php?topic_id=91702&post_id=1599356&order=0&viewmode=flat&pid=0&forum=1#forumpost1599356
Ozenli emeginize tesekkur etmem sartti. :)
Arin/Londra